Medya başarıyı, giydiğimiz kıyafetler, sürdüğümüz arabalar, yaşadığımız evler ve çıktığımız tatiller olarak tanımlıyor. Bu kategorilerdeki ölçülere bağlı olarak başarılı veya başarısız şeklinde damgalanıyorsunuz.
Ev cephesinde ise istatistikler; özellikle akşam yemeğinde birlikte yemek yeme alışkanlığı olan ailelerin, daha iyi iletişim kurduklarını ve ilişkilerini derinleştirdiklerini ispatlıyor. Bölünmüş ve kutuplaşmış aileler zıt alışıklıklara sahiptir.
Genellikle yalnız yemek yer ve elektronik cihazlarının önceliği almasına izin verirler. Çoğu çocuk, aile konuşmaları yerine bilgisayarda oyun oynamayı tercih eder. Bu kötü alışkanlığın gelecekteki sonuçlarını hayal edebilirsiniz
En derin korkumuzun sebebi, yetersiz oluşumuz değildir,
En derin korkumuzun sebebi, ölçülemez kudretimizdir.
Korktuğumuz şey karanlığımız değil, yaydığımız ışıktır.
Kendimize soruyoruz; "Ben kimim ki, parlak, harika, yetenekli ve etkileyici olabiliyorum?"
Esasen kimiz ki bu özellikleri reddediyoruz?
Sen, Tanrı'nın çocuğusun.
Kendini küçümsemenin dünyaya bir faydası olmaz.
Çevrendekilerin güveni sarsılmasın diye küçülmek, meziyet değildir.
Biz, Tanrı'nın içimizdeki gücünün yansımalarını göstermek için doğduk.
Bu güç sadece birkaçımızda değil, hepimiz de var.
Kendi ışığımızın parlamasına izin verdiğimizde, farkında olmadan bu şansı başkalarına da veriyoruz.
Kendi korkularımızdan kurtulduğumuz anda, varlığımız kendiliğinden başkalarını kurtarıyor.