Ahmet Gökdağ

Ahmet Gökdağ
@jacksprw
Gül bahçemi gör de, baharımı anla!
Reklam
Ahmet Gökdağ

Ahmet Gökdağ

, 2020 okuma hedefini ekledi.
2020 OKUMA HEDEFİ
20/50 kitap - %40 tamamlandı
20 kitap okudu
50 kitap
8,3bin sayfa
0 inceleme
0 alıntı

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hâlikin nâ-mütenâhî adı var en başı Hak Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak Hani ashâb-ı kirâm ayrılalım derlerken Mutlaka sûre-i ve’l-Asr’ı okurmuş bu neden? Çünkü meknûn o büyük sûrede esrâr-ı felâh Başta îmân-ı hakîkî geliyor sonra salâh Sonra hak sonra sebât: İşte kuzum insanlık Dördü birleşti mi yoktur sana hüsrân artık
Reklam
Dile gelmiş olan, dil-dışı bir mahiyet kazansa ve özüyle mütenasib bir surette ifade edilmiş olsa idi, “dile gelmiş olan” ‘ı, o suret’ in mahiyet ve şartlarına uygun bir biçimde anlamaya çalışmaktan başka çaremiz kalır mıydı?
Sürahi eğilir, bardak değil; derin olan dolu olan usta olan boyun büker, çırak değil.
Marifet arzu etmediğini geri çevirmekte değil, çıldırasıya arzu ettiğinden, hakkında deli-divane olduğundan vazgeçmekte.
Neyi kaybettiğimizi bilebilmemiz için belki de tümüyle kaybetmemiz gerekiyor.
Her şey imkanla mümkün, yani bir şey olabiliyorsa, olmayabilir de.
Reklam
Bir’ini bulmak için kaybetmek gerekir ama Bir’Bir’ini bulmak için kabolmuş olmak da gerek!
Ölmeden “olmak” olmaz; filozof bildikçe ölür, derviş öldükçe bilir.
İnsan ancak gayret ile bilip ''bilgin (alim)'': aşk ile tanıyıp ''bilge (arif)'' olabilir; zira bilmek mertebesi ''azim ve gayret'', tanımak mertebesi ''aşk ve mehabbet'' ister.
İnanan kişinin duâsı mutlaka kabul edilir, bâzı inananların duâları kabul edilmese bile bu, böyledir. Hani bir kumaşçı, bir kumaşı müşterilere gösterir, yüz dirhem ister. Birisi yüz on verir, öbürü yirmiye çıkarır, derken biri yüz elli verir, elbiseliği o alır, götürür; demek ki onun duâsı kabul edilmiştir öbür müşterilerin dualarıysa noksan para verdiklerinden kabul edilmemiştir. Şu halde pahasını çoğalt da kumaş senin olsun; noksan sende, kumaşta değil! Hani şuna benzer bu: Bir garip gelir, bir çok da altın, gümüş getirir. Her elbiseye,başka alıcılara göre o kadar çok para verir ki bütün elbiseleri ona sunarlar. A alıcı, vücut dükkânında birşeyin varsa himmeti yüce, ulular ulusu müşteriye göster de on yerine kırk elde et. «Gerçekten de Tanrı, inananların canlarını satın almıştır.» Bundan öte irkilmeden alan bir müşteri de olamaz. «Bir katre verirsin, incilerle dolu bir deniz alırsın.» A duâ eden, yüzünü ne diye göğe dikersin? Duâları kabul eden, şahdamarından da yakındır sana; sense pek uzakta aramadasın, pek uzaktan dilemedesin; bu dilekle de bulunan, bulunmaz olup gidiyor. Yeryüzünün gönlündeki defîne benim; ne diye yere baş korsun? Gökyüzünün kıblesi benim, ne diye yüzünü göğe tutarsın? Hani geceleyin kilim altında yüzük oynarlar ya... Bu oyuna hepside girişmiştir amma yüzük birinin avucundadır. Fakat hepsi de avucunu yummuştur, hal diliyle herkes, yüzük bende der; fakat yüzük kimin elindeyse onu bilen, bulandır oyunu üten... Hele bu yüzük, Süleyman'ın yüzüğüdür de; insan, cin, mal-mülk,hepsi de o yüzüğe râmolmuşsa. Kendinize gelin de yüzük ıssını gözetin; herşey ondadır çünkü.
Zam"an" sana güller getirecek, ama bunlar solacaklar, çünkü insanın kendinden menkul Hikmet'i çiçek gibidir. Günü gelince solacaktır. Aslolan ilim insan beyninin ürettiği hikmeti yansıtan felsefe değil, zamanın gerçeğinde tecelli eden Hakikat'in sırrıdır..
379 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.