Oscar Wilde:
"Gümüş borazanların sesi dolduruyor Kubbeyi; Diz çökmüş yere huşu içinde cemaat Taşıyor boyunlarında cümle insanat Büyük Tanrıymış gibi Romalı Kutsal Efendiyi Giymiş köpükten ak cüppeyi, rahipler gibi; Sarınmış krallar kadar fiyakalı al giysilere, Başında üç katlı altın taç yükseliyor göklere, İhtişamda, şaşaada Papa geçmiş evini. Kalbim süzüldü geriye, O'na, nafile yılları hep geçerek, Dolaşıyordu ıssız deniz kıyısında amaçsızca Arıyordu, nafile, sığınacak bir yer: "Tilkilerin ini, kuşların yuvası var, Oysa ben, sadece ben, hep yürümeliyim yorulsam da, Ayaklarım yaralı, gözyaşıyla tuzlanan şarabı içerek."
Sayfa 105 - İş Bankası Kültür Yayınları, 13.basım-Mart 2020, İngilizce Aslından Çeviren: Levent CinemreKitabı okudu
304 syf.
·
Puan vermedi
Gençliğin ve Güzelliğin Kitabı.
Ama masumiyetin ve merhametin değil... Böyle bir yazardan bahsetmemek olmaz.
Oscar Wilde
Oscar Wilde
Zekâsı ve ustaca gözlemlerinin sonucu toplumsal yorumları ile ünlüdür. Döneminin en başarılı oyun yazarlarındandır. Alaycı kaleminden dolayı, çok dikkat çekmektedir. Ve tabii ki tarzından dolayı. Estetizm hareketleri ile tanınmıştır. Saçlarını uzatmış ve odasını
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · İlgi Kültür Sanat Yayınları · 201774,5bin okunma
Reklam
Evet, gerçi entelektüel bir ifaden var, falan filan, ne ki güzellik, gerçek güzellik, entelektüel ifadenin başladığı yerde biter. Akıl, başlı başına bir abartı türüdür, girdiği yüzün uyumunu bozar. İnsan oturup düşünmeye başladığı dakikada salt burun, salt alın kesilir ya da böyle feci bir şey. Aydın mesleklerinde başarı kazanmış adamlara baksana. Nasıl da baştan ayağa çirkindirler! Yalnızca kilise bunun dışındadır, doğallıkla. Ne var ki kiliseyi meslek edinmiş olanlar da düşünmezler. Piskoposun biri çıkar, on sekiz yaşında delikanlıyken, şunu diyeceksin, diye kendine belletilmiş olan şeyleri sekseninde de söyler, bunun sonucu olarak da göze her zaman şirin gözükür.
_Psişe, insan zihninin, bilincinin ve bilinç dışının tamamıdır. Galaksilerin ardında tanrıyı aramayı hayal edemeyiz. Her şey psişenin ürünüdür. Eski yunanca'daki psyche sözcüğü, "kelebek" anlamına gelir." Latince'deki animus ruh ve anima can, eski yunanca anemos rüzgar sözcüğüyle aynı köktendir. _Vücudun merkezi de başta
Türkiyənin sevilən yazarlarından biri olan Şebnem Özbayla MÜSAHİBƏ - Habil Yaşar, “Ədəbiyyat və incəsənət” Habil Yaşar, “Ədəbiyyat və incəsənət” Bu dəfə müsahibim Şebnem Özbaydır. Haqqında heç bir məlumat vermirəm. Çünki müsahibədə bütün məlumatlar var. Tək onu deyim ki, xanım Şebnem Özbay Türkiyədə kifayət qədər sevilir. -Şebnem xanım,
kırmızı ceketini giymemişti, çünkü kan da, şarap da kırmızıydı, ve kan da, şarap da ellerine bulaşmıştı onu cesedin yanında bulduklarında, sevdiği ve yatağında katlettiği kadıncağızın yanında. yürüdü diğer suçlularla birlikte üzerinde hırpani, boz bir kıyafetle; bir de başında kasketle, ve hafif, şen adımlar ile; oysa ben görmemiştim bir kez dahi güne böyle efkârla dalan birini.
Reklam
634 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.