Mahkemelerde yargıçları, kurultayda üyeleri, halk toplantısında ya da buna benzer siyasi toplantılarda vatandaşı kandırmak için sözden büyük ne var? Sözün gücünü edindin mi, hekim de, beden eğitimcisi de senin buyruğuna girer; zenginlikler topladığını söylediğin sarraf da o zenginlikleri kendi için değil, konuşmayı, kalabalığı kandırmayı bilen senin için toplanmıştır.
Bu nedenle, ruhun yüceliğine ve bilgeliğine erişememiş kişiler; sırf bedenin ihtiyaçlarını doyuranlar yalnızca alçağa inip ortaya kadar çıkar gibidirler; bütün yaşamları bu iki kat arasında gidip gelmekle geçer. O sınırların dışına çıkmayı başaramazlar; ne başlarını kaldırıp hakiki yükseğe bakmış ne de ona doğru gitmeye çabalamışlardır. Ruhları varlıkla hiçbir zaman bütünleşmemiş ve güvenilir, sırf kendisi olan bir haz tadamamıştır. Tıpkı sağırlar gibidir gözleri, hep yere doğru, aşağıda bulunan ziyafete dönüktür. Karınlarını adeta müsabaka eder gibi doyururlar ve kimin daha fazla yediği üzerinde kavgaya tutuşurlar; boynuz ve çiftleriyle birbirlerini vurmaya çalışırlar; bir türlüde aç gözleri doymak bilmez. Çünkü yedikleri şey hakiki yemek olmadığı gibi; doyurmaya çalıştıkları tarafları da gerçek varlık olan, yediklerini saklayabilecek olan ruhları değil.
-Sınırlarınızı aşma konusunda cesaret göstermeyin.
-Alaylı saçma söz konuşmayın.
-Edep kitapları okumayı gerekli görün.
-Uyku ve tembelliği sevmeyin.
-iyi ile kötünün arasını ayırın.
-Sorulmadıkça cevap vermeyin.
{Platon}
“Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler, sonra çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler, ardından sağlıklarını geri almak için para öderler. Yarından endişe ederken bugünü unuturlar, dolayısıyla ne bugünü ne de yarını yaşarlar. Böylece hiç ölmeyecek gibi yaşarlar, ancak hiç yaşamamış gibi ölürler.”