120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Absürtlüğün resmi: Bir maymun bir halk
Bu çizgi romanı almamdaki en büyük etken kapaktaki sol işâret parmağına bir kelebek konmuş olan askerî kıyâfetli maymun. Ancak ondan daha önemlisi sulu boya ve guaj melezi gibi görünen tatlı çizimler. Hani şu çizgi roman alırken çok da heveskaçırana mâruz kalmadan kabaca sayfaları çevirdiğinizde içinizi ısıtan çocuksul çizimlerden bahsediyorum.
Hartlepool Maymunu
Hartlepool MaymunuWilfrid Lupano · Baobab Yayınları · 202153 okunma
120 syf.
·
Puan vermedi
Yıl 1814. Bir ingiliz kasabası olan Hartlepool yakınlarında fırtınadan dolayı bir Fransız gemisi batıyor. Fransızlardan nefret eden ama hayatında hiç Fransız görmemiş kasaba halkı, batan geminin maskotu olan maymunu Fransız sanıyor. Çünkü kaderin cilvesi olarak hayatlarında hiç maymun da görmemişler. Lakin akıllarındaki Fransız imajı ne hikmetse bir maymuna tıpatıp uyuyormuş. Salemde cadı olmak neyse 19. Yüzyılda İngiltere'de Fransız olmak da o demekmiş. Maymunumuz için bir mahkeme kuruluyor. Cahalet ne kadar adalet sağlayabilirse, bu muhakeme yeteneğini olmayan mahkemeye de ne kadar mahkeme denebilirse işte. Kitlelerin bilgi sahibi olmadan, histeri ve nefret dürtüsü ile nasıl korkunç bir portre çizebileceğini bir halk efsanesi üstünden anlatıyor grafik roman. 1814'te cehaletin kabul edilebilirliğine sığınan kasaba halkının torunlarıysa, benzer histeri ve nefret dürtüleriyle bugün dahi internette veya sokak ortasında bilgisiz, birikimsiz soruşturmalarla linç kültürünü çoşturuyor, hedef gösteriyor, cancel ediyor. Dünya dönüyor sen ne dersen de, hiçbir şey değişmiyor çok beklesen de.
Hartlepool Maymunu
Hartlepool MaymunuWilfrid Lupano · Baobab Yayınları · 202153 okunma
Reklam
Jeremie Taylor'un görüşüne göre, doğmak, ölmek kadar açılıdır belki.
120 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Trajikomik!!
Bir Fransız gemisi fırtınalı bir günde denizde alabora olur. Bu gemiden kurtulan bir maymun bir de küçük bir çocuktur. Maymun kendisini küçük bir İngiliz sahil kasabasında bulur. Gemide iken üzerine giydirilmiş Fransız asker üniforması da üstündedir. Bu küçük sahil kasabasında yaşayan İngilizler maymunu bulduklarında onun Fransız bir casus olduğunu düşünür, hayvanı yakalayıp mahkeme kurarak yargılamaya çalışır. Hatta kasaba ahalisi maymuna işkenceler eder. Maymunu düşman Fransız askeri zanneden gözü dönmüş, zeka özürlü şovenistler en sonunda hayvanı idam ederler. Kasabanın aklı başında insanlarından biri olan doktor, yaşananlar karşısında dehşete düşer, oğlu ve beraberinde iki çocuk ile birlikte aklını kaçırmış bu kasabayı terk eder. Okurken başlarda eğlenceli buldum ancak sonuna doğru insanların ırkçı ve şovenist yaklaşımlarının ne kadar tehlikeli olduğunu acı bir şekilde öğrenmiş oldum. Maymuna yapılan insanlık dışı muamelenin kabul edilebilir hiçbir tarafı yok, üstelik tüm bunları yaparken milliyetçilik duyguları suistimal edilerek gerçekleştirilmesi de üzücü bir durum. Daha kötü olanı da acımasızca yapılan eylemleri insan üzerinde gerçekleştirdiklerini düşünmeleri ve bundan büyük zevk duymaları. Akıl almaz olaylar sırasında hoşuma giden tek şey ise; Charles Darwin’e yapılan bir göndermeydi.
Hartlepool Maymunu
Hartlepool Maymunu
Hartlepool Maymunu
Hartlepool MaymunuWilfrid Lupano · Baobab Yayınları · 202153 okunma
Bazı erkekler sevgiyi kabul etmekte zorlanır çünkü dünya onlara gerçekte oldukları kişi için değil, üstlendikleri sorumluluklar ve yerine getirdikleri işlevler için değer verildiğini söylemiştir. Size değerinizi dış etmenlere bağlamanız öğretildiğinde, olmaktan gurur duyacağınız kişi olmak üzere neler yaptığınızdan ziyade, başkalarıyla karşılaştırıldığınızda nasıl olduğunuza göre kendinize değer biçmeyi öğrenirsiniz. Seni olduğun gibi seven, yaptığın ya da başardığın şeyler için değil, senin özünü gören ve varlığının her yönüne kesinlikle bayılan birini kabul etmek zordur çünkü ataerki, erkeklere kendileri hakkında nasıl hissettikleri ve kim olduklarına göre belirlenen bir değer duygusu geliştirmeyi öğretmez, başkalarının onlar hakkında nasıl hissettiği ve dünyanın onlardan beklentilerini nasıl karşıladıkları üzerinden belirlenen bir değer duygusu öğretir. Bu nedenle erkeklerin başkalarını rekabet olarak görme ve ekip çalışması, topluluk ve işbirliğinin gücünü reddetme olasılığı daha yüksektir. Sürekli araştırdıkları soru "Daha iyi miyim veya yeterli miyim?"dir. Jeremie Lotemo
"Jérémie Taylor'un görüşüne göre, doğmak, ölmek kadar acılıdır belki."
Reklam
E…! Bakalım Jeremie , dedi, içerisi ne alemde, kendini sulaya sulaya serinledin mi ?
176 syf.
·
Puan vermedi
·
24 saatte okudu
"Alarm çanlarını çalmalıyız... Bu kitap gecenin içinden bir bekçinin haykırışıdır." Julian Assange, ABD tarafından 2006 yılında WikiLeaks'i kurup binlerce gizli askeri belgeyi sızdırarak yasaları ihlal etmek ve birçok insanın hayatını tehlikeye atmakla suçladı. Julian Assange, yaklaşık yedi yıl boyunca İngiltere'nin başkenti
Şifrepunk
ŞifrepunkJulian Assange · Metis Yayınları · 201396 okunma
120 syf.
·
Puan vermedi
bir ingiliz halk efsanesinden uyarlanan, ırkçılık ve şovenizm üzerine kurulu bu trajikomik hikayenin ayrıca satır aralarında, daha küçük yaştaki çocukların konuşmalarında patriyarkal yapıyı da görmek mümkün. dünya vatandaşı olmayı beceremeyen, nefretten beslenen ahmakların oluşturduğu topluluklar yaşadığımız toprakları her gün biraz daha cehenneme çeviriyor. kitabın sonunda dean william r. inge’nin dediği gibi; “ulus, atalarına dair yanılsamalar ve komşularına duyduğu ortak nefretle bir araya gelmiş bir toplumdur”.
Hartlepool Maymunu
Hartlepool MaymunuWilfrid Lupano · Baobab Yayınları · 202153 okunma
Jeremie Taylor'un görüşüne göre, doğmak, ölmek kadar acılıdır belki.
Reklam
Çin-Sansür Uygulaması
JEREMİE: Çin'de sansürün uygulanma biçimine bakarsanız teknik bir bakış açısından, dünyada şu an var olan en ileri sistemlerden biri olduğunu görürsünüz. JACOB: Kesinlikle. JEREMİE: Twitter'ın Çin'deki muadili olan Weibo'da okumuştum, hükümet bazı konu başlıklarının belli bir eyaletin dışına çıkışını engellemek için filtreleme yetkisine sahipmiş.
"Jeremie Taylor'un görüşüne göre, doğmak, ölmek kadar acılıdır belki.
296 syf.
8/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
6 kardeş, ilginç bir aile... Hepsi birbirinden farklı 6 çocuk ve anne babasının hayatına bakıyoruz Birlikte Yaşamanın Yolları’nda. Doktora yapan Berenice, Leonard, Aurore, senfoni besteleyen Jeremie, 13 yaşında sınıf atlayarak liseye giden Simone ve kendisini hepsinden farklı gören Isadore. Biz tüm olayları Isadore’un gözünden görüyor, onun hissettiklerini hissediyoruz. Isadore ailenin en küçüğü olmasına rağmen sanki tüm aile birilerini birbirine bağlayan bir parça gibi. Çünkü kitaplardan kafalarını kaldırıp gerçek hayatı deneyimlemekten uzak duran kişiler hepsi. Yani aslında hepsi çok bilgili ama iletişim kurmaktan, bağ oluşturmaktan, deneyimlemekten bir o kadar uzaklar. Tüm bu duygu yoksunluğu içinde Isadore kendi yerini, hayatı sorguluyor. Büyümek için alan arıyor sanki. Bir yandan abi, ablalarıyla yaptığı konuşmalar bir yandan da arkadaşlık ilişkilerinde onun çelişkilerini, kaygılarını,hüznünü, mutluluğunu görüyoruz. Isadore o kadar iyi bir gözlemci ki her zaman kimin neye ihtiyaç duyduğunu fark ediyor ve onun yanında yer alıyor. Bir anda,neredeyse hiç tanımadıkları, babalarının ölümüyle hayatlarının nasıl şekillendiğini görüyoruz. Basit bir masa sohbetinde ölümü karşılamaları ve hiçbir tepki vermeden hayatlarına devam etmelerini... Normal olanın bu olduğu kabul edilen evde Isadore’un babanın gidişinden etkilenişini hiçbir yere sığdıramayışı... Kendini garip olarak tanımlaması... Annenin duygusal açıdan hiçbir destek veremiyor oluşu... O kadar samimi ve gerçek bir anlatım ki yazarın kurguladığı hikaye de dili de beni çok etkiledi. Sizleri de etkileyeceğine eminim
Birlikte Yaşamanın Yolları
Birlikte Yaşamanın YollarıCamille Bordas · Siren Yayınları · 2019104 okunma
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.