Dinlediğim müziği, gittiğim yerleri, giydiğim kıyafetleri bile Shane' e göre belirliyorum. Çünkü onu seviyorum ve bana göre sevmek, onun yaşamını oluşturan şeyleri de sevmek anlamına geliyor.
İnsanlar hikâyelere her zaman kendilerinden bir şeyler katıp anımsamak istedikleri şeyleri anımsar. Ama en gerçek uyarlama, kişinin içini açıp kaleme aldıklarıdır.
On sekizime yeni girdim; şimdiye kadar yaşıtlarım gibi hayatımı doludizgin, hiçbir sorumluluk almadan, günübirlik yaşadığımı düşünebilirsiniz. Tabii ki hayır. Ebeveynlerim sağ olsun, bu ailede yetişkin olan hep ben olmak zorunda kaldım.
Öfkeliyim, hüsrana uğradım ve kalbim kırıldı. Tüm bu nedenlerden ötürü ondan nefret etmek istiyorum. (...) Ama ondan nefret edemiyorum. Yalnızca nefret edemeyecek kadar üzülüyorum.