Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.26
Jülide Müşerref Çelebi
Jülide Müşerref Çelebi
@jmcelebi
Bilimin ve sanatın arasında
Sofya
108 reader point
Joined on September 2015
Okuma Hedefleri
Çok akıllıca tasarlanmış bir kitap belki de bütün sanat severlerin ihtiyacı olan kitap. Sanat tarihçisi Thomas Schlesser’in elinden çıkan bu roman Mona gibi tablolara-Dedişkonunda belirttiği bazen fresk- bir çocuk tepkisi veriyoruz. Tabi ki içimizden şanslı azınlık olacaktır ki yıllarca derslerini müzelerin içinde alsın. Thomas Schlesser bu fikri bir anda bulmuş ve eve döndükten sonra bir nefes bile almadan yazmış gibi. Fikrin kimsenin daha önce bulmasına izin vermemiş.
Benim de sanat tutkunu bir dedem vardı fakat Mona gibi onunla Louvre müzesinde tablolara bakma fırsatım olmadı.
Bu kitap hem Mona’lar, hem Mona olmak isteyenler hatta ve hatta dede gibi olup Mona’ya tabloyu anlatmak isteyenler için yazılmış.
Elbette sanat eserlerini inceleyen çok güzel kitaplar var ama bunu romanın özelliği ise bizi yetişkin koltuğundan alıp Mona’nın gözlerinden bakmamızı sağlaması. Ne kadar çocuklaşırsak o kadar da daha yaratıcı olabiliriz, ne kadar çocuklaşırsak da o kadar özgür olabiliriz. Ne kadar çocuklaşırsak o kadar iyi öğreniriz.
Sanat bir ihtiyaçtır; sanatçı için üretilme ve geri kalan herkes için de tüketilme ihtiyacı vardır. Sanat ruhun gıdasıdır klişesi sanat karşısında nutku tutulan, ağlayan veya rahatlama hissi yaşayan herkes için bu klişenin gerçekliğini kanıtlar.
Albert Camus hem yazar hem de bir filozoftur. Zaten ilk olarak Felsefe eğitimi alması her zaman sorgulayan zihninden anlaşılmaktadır.
Bu kitap sanatın ne olduğuna dair sorular soran herkes içindir. Tabi bazen sanat sorgulanmak istemez; yalnızca dinlenmek, okunmak veya izlenmek ister. Sanat spot ışığı sever hem de çoğunlukla sanatçı ve eser yalnızlığında yaratılsa bile.
Camus yaratma eylemini bir tehlike olarak görmesi de yaşadığı dönemin bir sorunudur. Dünya savaşma fikrini öylesine sevmiştir ki, yalnızca insanların öldüğü tüfekli mücadele yetmez, insanların zihinlerine de müdahale etmek ister, bu yüzden her an bir tehlikedir. O yüzden yaratma da tehlikedir.
Gerçek bir hikayeden alınmıştır(!)
Bir kadın yazar canavar yaratıyor adı Frankestein oluyor. Bir erkek canavar yarattığında güzel bir kadının kafasında kendi kızının beynini yerleştiriyor.
İnanın bana bu hikayeyi daha az rahatsız edici anlatmam pek mümkün değil çünkü yakın zamanda okuduğum en enteresan kurgulardan bir tanesi. Evet kurgu! Yazar sürekli kitabın gerçek olabileceğine
Reader Follow Recommendations
Saat, yüzük, gözlük
Spoiler
Sherlock, Poirot hepsiyle kolaylıkla empati kurabiliyorduk fakat burada Patricia Highsmith bizim katilin başrolde olduğu bir polisiye romanı okumamızı istiyor.
Bu özgünlüğünden dolayı da 1999’da sinemada ve sonra da Netflix dizisi olarak izleme şansını elde ettik.
Film, dizi ve kitap aslında temelde çok yetenekli bir katilin, nasıl kendini akladığını bize anlatır. Aslında okuyucu ve izleyici olarak biz katil olan Ripley’nin polis tarafından yakalanmasını istemeyiz. Bunun birinci sebebi ne kadar Netflix dizisinde gösterilmeyi başarılamayan Dickie karakterinin kötü biri olmasından kaynaklı. Filmde fazla Hollywood vari bir karakter çizse de Dickie gerçekten çevresindekilerin ona olan ilgisiyle oyun oynamaktan kaçınmaz.
Dizi kronolojik sıra ve olayların gelişimi anlamında kitaba sadık kalmıştır. Beni en çok etkileyen dizi detayı ise tamamı siyah-beyaz çekilen dizinin Ripley’in son polis memuru ile konuşurken, ki daha önce onu Dickie olarak görmüştür hem de aynı bedende, Caravaggio’nun gölge hilesini kullanmasıdır. Yönetmen hem kedi sever hem de Caravaggio etkisini üstün bir sanat ile göstermiştir. Bu yüzden birçok kişi kitapların sinemaya aktarılması konusuna soğuk baksa da benim için iyi işlenen ve kendi çizgisini estetik ve teknik çerçevede başaran her senaryo ve film övgüyü hakkeder.
Sizi ilgilendirdiği sürece sevebilirsiniz
Hugo’yu okuduğunuzda her şeyin sıralı sıralı geldiğini, her düşüncenin tekrar pekiştirildiğini, Fantine'in beyaz inci gibi dişleri ve altın başağı saçlarını anlatır ısrarla ve onları nasıl kaybettiğini, Javert’in gurunu onun geçtiği her satırda okursun ve onun için yazılan son satır anlam kazanır.
Virginia Woolf’u okurken düşüncesinin
2022 Rönesans İnsanı Yılı'nın ilk Kitabı
Kitabı kitapçıda gördüm "Dahiler..." yazıyordu ve bu kitabı almam için yeterli oldu. Daha sonra kütüphanemin bir rafından bana bakarken içimi bir pişmanlık kapladı Acaba doğru karar mıydı ? İşte o an kitabı okumaya başladım.
Çok eğlendim. Kitabı okurken çok eğlendim. Dahi olmak için elbette bir kural kitabı yok ama bazı noktaların ortak payda olduğu da su götürmez. Dahilerin hepsi çok çalışıyorlar. Bazen yemek yemeyi unutuyor ve çalışma masalarında uyuyakalıyorlar ve bunu bir ideal uğruna yapıyorlar. Elbette dahil olmak için doğru zamanda doğru yerde olmanın da bir payı var. Steve Jobs'ın büyüdüğü yer Silikon Vadisi'nin olduğu yere yalnızca 15 km uzaklıktaydı ve etrafında bir sürü mühendisler vardı. Marie Curie eğer 20-25 yıl önce doğmuş olsaydı, yüksek öğretim göremeyecekti çünkü kadınlara yüksek eğitim veren okullar olmayacaktı. Yani dahilik bir toplamın ürünüydü ve kitapta adı geçen dahilerimizin hikayeleriyle destekleniyordu. Hatta daha önce ismini bilemediğim ve bilmediğim kendime kızdığım Dean Kamen ile tanışmış oldum.
Ben bu dahilere hakimim diyenler için bile yeni fikirler edinmesini sağlayacak bu kitap.
·
Not rated
Neden bilmiyorum ama bu sefer Daniel Goleman'nın kitabında çok sıkıldım ve kendisini çok severim. bu kitap fazla tekrarların içerdiğini ve bu tekrarlarında tanımdan ileri gitmemesi kitabı yarıda bırakmama sebep oldu.
Kişisel gelişim kitaplarını yazan insanların da gerçekten yazdığı konuda başarılı biri olduğunda o kitap okunmaya değer bir kitap oluyor. John Maxwell'in anlatımı hem çok keyifli hem de çift yönlü bilgi veriyor. Tarihi liderleri, deneyimlediği liderlik yasaları ile özdeşleştiriyor ve ortaya liderlik üzerine sizi düşünmeye iten ve daha iyi bir lider olmanın mümkün olup olmadığı sorgulatan ve iyi bir lider olmak için neler vazgeçip, neler kazanacağınızı gösteren bir el kitabı ortaya çıkıyor. Liderlik puanını yükseltmek isteyen herkesin okuması gereken bir kitap
Bir mühendislik öğrencisi olarak ekonomi her zaman bana öcü gibi gözükmüştür. Ekonomi bilim değildir diye ortalıkta dollandığım cahil bir dönemim bile olmuştur. Bu kitap bana ekonominin aslında bir felsefi düşünceden oluşan bir dal olduğunu gösterdi. Ekonomi günlük hayatta yaptığımız neden-sonuç çıkarımı yaptığımız çoğu şeyin içinde gizlidir. Ekonomi, sabah işe giderken kurduğumuz alarmın hangi saatte olcağından, hastane işlerindeki organ bağışının düzenlenmesine veyahut iki pizza yerken iki de kola içip içmeyeceğimize karar vermediğimiz her alanda karşımıza çıkıyordu. Bu kitap beni ekonomi ile barıştıran kitap oldu hatta ve hatta ekonomi mezunu olanların bile genel kültürünü geliştirebilecek bilgileri barındırıyor yani ekonomiden hiç anlamayan da ekonomiden anlayanın da keyifle okuyacağı bir kitap.
Öncelikle gurur kaynağım olduğu için bu kitabın yazarı Ali Nezihi Hocam'dan ders alma şerefine eriştiğim için kendimi çok şanslı sayıyorum.
Peki bu kitap ne anlatıyor ?
Küresel ve yerel enerji kaynakları, küresel ısınma çözümleri, sorunlar ve çözümlerinden oluşan ve Ali Nezihi Hocam'ın makalelerinden bir derleme oluşan bir kitap.
Dört yıllık Enerji Sistemleri Mühendisliği eğitimime rağmen bu kitapta öğrendiğim çok detay oldu. Okuyan herkesin enerji bilimine ve endüstrisine karşı yeni fikirler edinecektir. Bence okunma sayısı bu sitede daha da artması gerektiğini düşünüyorum.
Kitap ile alakalı tek olumsuz nokta editöryel bir dokunuşun eksiliği; enerji gibi günden güne değişen ve güncelliği ön planda olan bir olan bir konu için makalelerin yıllarının belirtilmesi gerektiğine inanıyorum.
İlk okuyuşta hukuk felsefesine çok uzak olan gözlerin bile çabucak anlayabileceği nitelikli bir kitap. Ben bu kitabı okulda aldığım hukukçu olmayanlar için hukuk felsefesine giriş dersiyle keşfettim başka bir türlü Kelsen'in normlar hiyerarşisini öğrenebilirdim belki ama bu yaşımda değil. Bir haftalık yoğun bir şekilde hukuki pozitivizm ve doğal hukuk öğrendim, hukuktan bu denli uzak bir mühendis için oldukça keyifli bir haftaydı ve öğrenme süresince kitap hep başucumda kaldı. Bazen iki kere dönmem gereken yerler oldu, hatta bazen üç ama sonuç oldukça başarılı.
Storytel üzerinden dinlediğim ve işe gidip gelirlen beni iktisadi düşünmeye sevk eden kitap. Öncelikle yazarın mizahi yönü ve vaka çalışması örnekleri kitabın yıldızları. Çamaşır suyu markasının aklımıza geliş şeklinden, Barack Obama'nın seçim kazanma stratejisinden, Aşı "Vaccine" kelimesinin kökeninden, hobilerimizi seçerken bile dış etkenlere ne denli maruz olduğumuzdan ve bunun gibi çok çeşitli örneklerle insanın davranış duasını ve diğer insanlardan daha rasyonel kabul edilen iktisadi düşünmeye sahip olan kişilerin nasıl düşündüklerini gösteren başarılı bir çalışma. Ortaokul öğrencisinden, artık 80nine gelmiş emeklilerin bile okurken keyif alacağı bir kitap olmuş.
Oscar Wilde’a ünü getiren oyunlarından Leydi Windermere’in Yelpazesiyle karşınızdayım. Kitap kocasının başka biriyle ilişikisi olduğu dedikodusunu doğum gününde öğrenenen Leydi Windermere’in hikayesini anlatır. Bunu üzülerek söylemek istiyorum ki, en az beğendiğim Oscar Wilde eseri oldu. Daha az beğendiğim eser olmasının sebebi daha az Oscar Wilde hissiyatı verdiğinden değil, kitap yine Oscar’ın enteresan fikirli, dedikoducu, kibarlığının altında kabalık sakalayan insanları, gizemli kadınları ve aşık olmuş erkekleriyle dolu.
Kitap tam Fransız draması denilen türde bir hikayeyi anlatıyor. Ona rağmen sonuna kadar gizemli kadının nasıl bir karakter olacağını heyecanla bekledim ve evet nasıl bir karakter olacağını. Çünkü kitabın yarısında kim olduğunu anlıyoruz fakat karakterin dinamikleri, ne ister, neyi ne için yapar, motivasyonu nedir bu hep sona kadar çok güzel yediriliyor. Hele Leydi Windermere’nin düşüncelerindeki sert değişiklik aslında hepimizin hayatında mutlaka yaşadığı bir durumdur. Çünkü bazen öylesine önyargılı oluruz ki, yedi günahın bazılarının dışavurumu yüzünden duygularımızın esiri olur ve gerçeği görmeye yakalaşamayız bile. Leydi Windermere’in durumunda ise bu günahın adı kıskançlıktır.
Kitabı az sevdiğim dediğim diğer Oscar Wilde kitaplarını tekrar 4 kere okuyacaksam buna ancak 2. kere bakarım demek. Yani anlayacağınız üzere bu eser halen okunmaya değer bir kitap.
İsiminden çıkarım yapmaya kalkışırsanız ön yargılarınızın esiri olacağınız bir başka eser. Kitabın ismi ve içeriği Leonardo hakkında minik anekdotlar içerdiğini düşünürseniz haklısınız ama yine de kitap bilgi aktarımı açısından oldukça doludur. Ben Walter Isaacson’nun yazdığı biyografiyi okudum, onca araştırma yaptım diyen insanlardansınız, biri benim, bu kitapta yine de yeni keşifler yapabilirsiniz. Kitabı çok sevmemi sağlayan detaylardan biri de bu. Güzel çalışılmış bir kitap ve aynı zamanda hızlı okuyan birinin bir günde çok rahat bitirebileceği şekilde.
Daniel Goleman’ın Duygusal Zeka kitabı ne kadar iyiyse bunu o kadar beğenmedim. Aynı örnekleri kullanıyor ve aslında bilmediğimiz hiçbir şeyi anlatmıyor. Zaten kişisel gelişim kategorisinde iyi kitap bulmak bir hayli zor.
