Bir felsefem vardı o günlerde. İnsanla hayvan arasında fark gözetmezdim
Yirmi yaşındaydım. Allah aşkına Bandini, derdim kendime, acelen ne? Kitabını yazmak için on yılın var, dışarı çık ve hayatı öğren, sokakları gez. Tanrım, hâlâ bir kadınla birlikte olmadığının farkında mısın, be adam?
Reklam
Ölüler hayata döner mi? Kitaplar hayır diyor, gece evet diye haykırıyor.
Lenin’i okumadım ama onun, “din kitlelerin afyonudur,” dediğini başkalarından duydum. Kilisenin basamaklarında kendi kendime konuşuyorum: evet, kitlelerin afyonu. Kendim, ateistim: Mesih Düşmanı’nı okudum ve önemli bir yapıt olduğunu düşünüyorum. Değerlerin değişiminden yanayım ben. Kiliseden kurtulmalıyız, kilise aptalların, ahmakların, cibilliyetsizlerin ve şarlatanların sığınağıdır.
Tanrım, artık bir ateist olduğum için beni bağışla, ama Nietzsche’yi okudun mu? Ne kitap!
Evi düşündüm, parmesan peynirli domates suyunda yüzen spagetti, annemin limonlu keki, kuzu kızartma ve sıcak çörek, ve öyle kötü hissettim ki kendimi tırnaklarımı koluma batırıp kan gelene dek sıktım. Büyük memnuniyet duydum bundan. Tanrı’nın en sefil yaratıklarından biriydim, kendime işkence etme noktasına gelmiştim. Benim elemimden daha büyük elem yoktu şu dünyada.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.