Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Görmek istemediklerine gözlerini kapatabilirsin, Ama hissetmek istemediklerine kalbini kapatamazsın!!! John FOWLES
🖋Ədalətdən anladığı yeganə şey, özünün haqlı olduğuydu. John Fowles - The French Lieutenant's Woman
Reklam
Hangisini seçsem acaba?
Bu beş kitaptan birine başlamak istiyorum ama hangisine başlasam karar veremedim. 🤔🤔 Şevket Süreyya Aydemir - Suyu Arayan Adam Jeane Austin - Gurur ve Önyargı Umberto Eco - Gülün Adı John Fowles - Koleksiyoncu Tolstoy - Anna Karanina
"Su beden için neyse amaç da zihin için odur." Koleksiyoncu, John Fowles
John Fowles
Esas trajedi buydu; Bir insanın kötü olmaya cesaret etmesi değil, milyonlarca insanın iyi olmaya cesaret edememesiydi.
Evren aynı kalmak için değişir,biz ise farklı olmak için. John Fowles
Reklam
Elizabeth Bowen'in "Şeytan Aşığı" öyküsündeki sosyoanalitik sembolizme kafa yormadan önce, John Fowles'un "Korkunç koleksiyoncu" romanını sindirmeye çalışıyorum. Kelebekler, kadınlar, erkekler ya da geçmiş... Her birimiz çekip gitmesine izin vermediklerimizin kurbanı değil miyiz? Ya da çok sevgili bir hocamın da söylediği gibi psikolojimizin? Ve yine hocamın söylediği gibi; "Yazık"
dünyanın en zevkli aktivitelerinden biri. ardından gezmek geliyor. kitap okurken bin türlü başka dünyayı, hayal eder, öğrenirsiniz, anlatılan yerleri, insanları görmek istersiniz. güzel, keyifle okunmuş bir romanın son sayfası insanın ruhunda uçucu, tatlı, sis gibi bir tad bırakır. kitap bittikten sonra bile aklınızda evrilip çevrilir, dolaşır. en güzel kitaplar (bence) romanlardır. hem sonra bazı kitaplar daha önce hiç düşünmediğiniz bişiler söyler. way be doğru, bu hiç aklıma gelmemişti dersin; en güzel keyfi işte o kitaptan alırsın... latin yazarların anlatımına hayran kalırsın. bi de o doğaüstü şeyleri, sanki gerçekmişçesine doğallıkla anlatan hayal güçlerine... (marquez, allende...) çatlak yazarların, alternatif yaşamları yine bambaşka bi zengin hayal gücüyle anlatımlarına hayran olursunuz. (bukowski, kozinski, boris vian…) destansı hikayeler okursunuz bazen, roman size bir şiir tadı verir, anlatıma hayran olursunuz (yaşar kemal…) bazı romanların kurgusuna hayran olursunuz (paul auster, orhan pamuk, john fowles...) bazılarının da duygular-düşünceler hakkındaki engin entellektüel irdelemelerine… (lawrence…) kitap okumak güzel bişidir. ama gerçekten doğrudur, genç yaşta başlanır da psikopat gibi kitap "yenirse" tez elden "allaım allaım bu dünya nası bi yer, ben niye varım, dünyanın ve herşeyin varoluşunun anlamı nedir, o mudur, bu mudur..." diye debelenir kalırsın. ayarını bilmek gerekir. (ama ayarı nedir, ben bilmiyom)
...tanımlama eylemi tanıma leke sürüyor.
• Kelimelerin-beni geri çeken-bir zincir ya da içlerinde delikler olan bir duvar gibi olduğunu biliyordum. • Büyücü/John Fowles
Zamanın geçtiği her yerde, rastlantı vardır. Bir sonraki sayfayı çevirmeden ölebilirsiniz. John Fowles
Reklam
İnsan soyu önemsizdir. İhanet edilmemesi gereken insanın kendisidir." "Bence Hitler'in kendisine ihanet etmediği söylenebilir." Bana döndü. Haklısın. Etmedi. Ama milyonlarca Alman kendilerine ihanet ettiler. Esas trajedi buydu. Bir adamın kötü olmaya cesaret etmesi değil, milyonlarca insanın iyi olmaya cesaret edememesiydi." **** Büyücü, John Fowles
Unutmak aslında bir şeylerin hafızanda artık yer etmemesi, aklından çıkıp gitmesi ve geri gelmemesi demektir. Konu ve durum ne olursa olsun anımsamamak demektir. Bunu en iyi John Fowles açıklıyor: 'Unutmak insanın yapacağı değil, başına gelecek bir şeydir.' Unutmaya çalışılan aslında her daim hatırlanır ve hafızaya, kaçılmak istenen bir gölge gibi kazınır. Unutulmak istenen geçmiştir, ondan kaçarken aynı zamanda kovalarız. Çünkü anılarımızı anımsarken aslında anda olamadığımızı fark edip pişmanlık duyarız. Bu yüzden geçmişi bağışlamalı ve unutmalı. Yalnızca gelecek kovalanmalı.
Koleksiyoncu (1965)
"John Fowles'ın romanından uyarlanan The Collector'a (Koleksiyoncu, 1965 ) yönetmenin filmleri arasında özel bir yer ayırmak gerekir. Cinsel sorunları olan, kelebek koleksiyoncusu psikopat bir bankacının (Terence Stamp), eve hapsettiği bir öğrenci kıza (Samantha Eggar) isteklerini kabul ettirmeye çalışması ilgiyle izlenen bir film çıkarır ortaya."
Rekin Teksoy'un Sinema Tarihi
Rekin Teksoy'un Sinema Tarihi
s.255
Esas trajedi buydu: Bir adamın kötü olmaya cesaret etmesi değil, milyonlarca insanın iyi olmaya cesaret edememesiydi. John Fowles
449 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.