Kitapta özellikle dikkat çeken şey şu: Bir çocuk başarısız olduğunda, genellikle parmak ilk ona yöneltiliyor. Ama yazar burada sistemin, ebeveyn tutumlarının ve öğretmen yaklaşımlarının da en az çocuk kadar “sorumlu” olduğunu ortaya koyuyor. Yani bu kitap, “çocuk tembel” gibi kolaycı bir etiket yerine, “Bu çocuğun neye ihtiyacı var? Ne eksik kaldı?” gibi sorular sormanı sağlıyor.
En çarpıcı bölümlerden biri, sevgi ve kabul görmeyen çocukların öğrenmeye nasıl kapandığını, özgüveni zedelenmiş çocukların potansiyellerini neden ortaya koyamadığını anlattığı kısımlar. Ayrıca akademik başarının tek başına bir “başarı” ölçütü olmadığını da sık sık hatırlatıyor.
Bireysel farklılıklara, öğrenme stillerine, aile içi iletişime ve çocukların iç dünyalarına eğilen bir bakış açısı sunuyor. Özellikle bir psikolojik danışman ya da eğitimci olarak okuduğunda, “Ben neyi farklı yapabilirim?” sorusunu sana doğal biçimde sorduruyor. Ve belki de bu soruyu sormak, zaten çocuğun başarısızlık döngüsünü kırmanın ilk adımı.
Kısacası, kitap sana “çocuğu düzeltmeye değil, sistemi anlamaya ve iyileştirmeye” yönlendiren bir perspektif sunuyor. Bu yüzden de sadece çocukları değil, yetişkinleri de aynanın karşısına geçiren bir kitap diyebilirim.
Bir çocuğa bir şeyin nasıl yapılacağını on kez gösterdiğinizde yine de yapamıyorsa, göstermeyi bırakmasanız da olur. Kafasının içindekilerle bağlantı kuramıyorsunuz demektir. Konuya başka bir yönden yaklaşmanız gerekir.
Zamanında birileri, cesaretin ‘ güzel bir erdem’ olduğunu söylemiş. Güzel olduğu doğru ve bu erdem en çok, zayıf ve savunmasız olan ve korkmak için pek çok haklı nedeni bulunan küçük çocuklarda bulunuyor.
Zorunluluğu erdem haline getirmekten ve gerçekte idari ekonomi veya kolaylık nedeniyle yaptığımız şeyleri yapmak için gösterişli eğitsel nedenler uydurmaktan kaçınmak zorundayız.
Bir çocuk anlamsız bir ifadeyi veya işleme yeterince tekrar ederse onun çocuk için anlamlı hale geleceği düşüncesi, bir papağanın insanların konuşmasını yeterince uzun süre taklit ederse ne konuştuğunu anlayacağını düşünmek kadar saçmadır.