Yaşam biçimi içinde birey, insanın tam imgesinin ancak bir kırıntısı ve çarpıtılmasıdır. Bir erkek ya da dişi olarak sınırlandırılmıştır; yaşamının herhangi bir döneminde yine çocuk, genç, yetişkin ya da yaşlı olarak sınırlanmıştır; dahası, yaşam rolünde zanaatkâr, tüccar, hizmetçi, hırsız, rahip, lider, eş, rahibe ya da orospu olarak yetişmiştir; hepsi birden olamaz. Bu yüzden, tamlık -insanın bütünselliği- aynı organda değil, bir bütün olarak toplumun gövdesindedir. Topluluğundan yaşam tekniklerini, içinde düşündüğü dili, bağlandığı fikirleri almıştır; vücudunu kuran o genler toplumun geçmişi aracılığıyla gelmiştir. İster çabasıyla, ister düşünce ya da duygusuyla kendini ayırmaya kalkarsa, yalnızca varlığının kaynaklarıyla olan bağını koparmış olur.