Ancak bütün dünya benden başka türlü düşünüyor. Bir fizyolog böyle bir değer karşıtlığından kuşku duymaz. Nitekim organizma içinde en önemsiz bir bölüm kendini korumayı, güç pekiştirmesini, bütünlemesini, kendi “bencilliğini” kesinlikle sürdürmede biraz şaştı mı organizmanın bütünü yozlaşır. Fizyolog yozlaşan bölümün k e s i l i p atılmasını ister; yozlaşma ile dayanışma diye bir olay tanımaz; ona acımayı da düşünmez bile. Oysa papazın i s t e d i ğ i, bütünün, insanlığın yozlaşmasıdır: bu yüzden yozlaşmışı s a k l a r , - bunun karşılığında egemenliği altına alır onu… O “ruh” (Seele), “tin” (Geist), “özgür isteme”(freier Wille), “Tanrı” gibi törede geçerli yalancı kavramların, kullanılan kavramların anlamı insanlığı fizyolojik nitelikte yıkmak değil midir? Kendini koruma, gövdenin, b a ş k a s ö y l e y i ş i y l e y a ş a m ı n gücünü arttırma çabası engellenirse kansızlık bir ideal, gövdeyi küçümseme “ruhun kutsanması” (das Heil des Seele) sayılırsa bunlar y o z l a ş m a y a ( décadence) yol açmak değil de nedir? –Dengeyi yitirme, doğal güdüleme karşı direnme, bir sözcükle – “bensizlik” – şimdiye değin t ö r e buydu…Tan Kızıllığı ile ilk kez o bencil olmayan töreye karşı savaşa girdim.-
İnsan kendi kendisinin çok uzağında kaldığını bilmediği sürece, kim olduğunu sezmedikçe, varlığının bilincine ulaşır. Bu açıdan bakılınca yaşamdaki h a t a l a r ı n, kimi evrede gidilen yan yolların ve sapmaların, gecikmelerin, “kararlılıkların”, ağırbaşlılığın, ödevlere emek vermelerin ödevin ötesine geçmesinin kendilerine göre birer anlamı ve değeri olduğu görülür. N o s c e t e i p s u m [ kendini tanı ] yokluğa götüren bir yoldur; oysa kendini unutmak, kendi kendini y a n l ı ş a n l a m a k , kendi kendini küçültmek, daraltmak, - orta değere indirgemek aklın kendisidir.
Reklam
…Ancak genelde şu Alman mutfağı – içini açmaz kimsenin onun yaptıkları! Yemekten önce çorba; çok pişmiş etler, yağlı ve unlu sebzeler, sindirimi zorlaştıran hamur işi tatlılar! Bunlara bir de şu yaşlı Almanların, büsbütün y a ş l ı l a r ı n d a değil ya, hayvanca tıka basa yedikten sonra içme alışkanlıkları katılırsa, A l m a n t i n i n i n k a y n a ğ ı n ı d a anlarsınız: bozulmuş bağırsaklar…Alman düşüncesi başarılı olmayan bir sindirimdir. –İngiliz beslenme düzeni de Alman-Fransız düzeniyle karıştırılırsa bir türlü “doğaya dönüş” dahası yamyamlığa dönüştür, benim içgüdüme aykırıdır; a ğ ı r l a ş t ı r ı r tinin ayaklarını, öyle gelir bana – İngiliz kadınlarının ayakları gibi…En iyi mutfak P i e m o n t ‘unkidir; [ İtalya’nın önde gelen kentlerinden, Ecce Hommo’nun yazıldığı Turin’dir ] Dokunur bana alkollü içkiler; günde bir bardak şarap ya da bira yeter yaşamımı “cehennem”e çevirmeye, -
…kimi yaratığın özünde saklı birçok p i s l i ğ i, bir bakıma kötü kanda bulunan, ancak eğitimle sıvananı, daha ilk dokunuşta sezerim. Dosdoğru gözlemlemişsem, benim arınmışlığımla bağdaşmayan böylesi gereksiz yaratıklar da onlardan tiksindiğimi özenle sezerler kendilerince: ancak bununla güzel kokuşlu olamazlar…Bu yüzdendir insanlarla ilişkimin öyle kolay bir sabır-sınavı olmaması: benim insanseverliğim başkasının duygusuna katılmaya değil, katıldığım duyguya k a t l a n a b i l m e y e dayanır…Sürekli bir kendine egemen olmadır benim insanseverliğim.
"S a d e l i k l e r i y l e s a n k i e s k i b i r z a m a n a a l ı n l ı k ş u d ü ş k ö p ü r e n e l m a ç i ç e k l e r i"
62 syf.
·
Puan vermedi
*** Zamanın size öğretmek istediği tek şey var: S A H İ P L E N M E M E K!!! *** Dışarda ılık bir rüzgar eserken bir ağacın gölgesine oturduğunuzu hayal edin. Hafif hafif rüzgar esiyor kafanızda belki de birçok düşünce var. Elimizde de bu kitap. Aslında çok basit anlatmış yazar. Gerçekleri, bizim yüzleşmekten kaçtığımız, kendimizde çok geçerli olduğunu sandığımız bahanelerimizin arkasına saklanmamak gerektiği güzel sade bir dille anlatmış. *** Hiçbir zaman olmayacak kavramı hayatın tümünü esas alır ve sen ne kadar bu söze karşı gelirsen o kadar çok yorulup o kadar çok hırpalanacaksın. *** • • •
Hiçbir Zaman Olmaz
Hiçbir Zaman OlmazTuğra Çakın · Kutlu Yayınevi · 2023277 okunma
Reklam
Nitekim ulemânın beyanına göre: "Her şeyin bir efendisi vardır;
a) Alemlerin Efendisi Muhammed (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)'dir. b)Beşerin efendisi Adem (Aleyhisselam)'dır c)Acemin efendisi Selmân-ı Fârisî (Radıyallâhu Anh)'dır. d)Rumların efendisi Suheyb-i Rûmî (Ra- dıyallahu Anh)'dır. e) Habeşlilerin efendisi Bilal-i Habeşî (Radıyallâhu Anh)'dır. f)Şehirlerin efendisi, Mekke-i Mükerreme 'dir. g)Vadilerin efendisi Kudüs vadisidir. h)Günlerin efendisi Cuma günüdür. i)Gecelerin efendisi Kadir gecesi'dir. j)Kitapların seyyidi Kur'ân-ı Kerîm'dir. k)Kur'ân'ın efendisi Bakara Sûresidir. l)Bakara'nın efendisi Ayete'l-Kürsî'dir. m)Taşların efendisi Hacer-i Esved'dir. n)Kuyuların efendisi Zemzem kuyusu, p)Asaların efendisi, Asây-ı Mûsâ, r)Balıkların efendisi Yûnus (Aleyhisselam)'ın balığı, s) Develerin efendisi Sâlih (Aleyhisselám)'ın devesi, t)Merkeplerin efendisi Burak, u)Mühürlerin efendisi, Süleyman (Aleyhisselâm)'ın mührü, v)Ayların efendisi Ramazan ayı'dır.
Felsefede kişi hiçbir düşünme hastalığını k e s i p a t m a m a l ı d ı r. Hastalık kendi doğal seyrini geçirmelidir; burada en önemlisi, yavaş yavaş sağaltmaktır. 'Hastalık' konusunda da şöyle düşünmüştüm: Bir 'manik-dep­ressiv' ile bir 'obsessiv-kompulsiv' biraraya gelirlerse, ne olur?!...
*** Zamanın size öğretmek istediği tek şey var: S A H İ P L E N M E M E K!!! ***
Ez ji vê Bê Bava Sîya Te Diqeherim Wexta Kû bi tere Dimeşe Çima Ne Ezim. Ez ji sîya te bêhtir Dişibim te Û ne Çahwê wî hene kû li Bejn u Bala te Binhêre Û ne jî Ziman Sebeb Çîye Tû bi Xwe'ra Digerînî hiiiiiii... Belkîm Tû bê je min tû nexweşî, Raste, Tû neba Ez ne nexweş bûm Û min zikreşî neda Sîya tû kesî Helbet ezê Textorek bûma Ji yekî
Reklam
Ayplanmaktan ve dislanmaktan k o r k t u g u i ç i n o r i j i n a l d ü s u n c e v e p r o j e l e r i n i uygulayamayan pek çok insan bilirsiniz. Dis denetimin yogun ve etkili oldugu Anadolu'da bu durum daha sik yaşanmaktadır. Eric Hoffere göre köyde yasayan hiçbir insan orijinal bir eser üretmemiştir. Bu nedenle de insan gerçek kimliğini şehirdebulmuştur
·
Puan vermedi
Trendeki Yabancılar PATRICIA HIGHSMITH Seviye 4 Michael Nation tarafından yeniden anlatıldı Seri Editörleri: Andy Hopkins ve Jocelyn Potter Pearson Education Limited Edinburgh Gate, Harlow, Essex CM20 2JE, İngiltere ve dünya çapında Bağlı Şirketler. ISBN 0 582 41812 7 Trendeki Yabancılar telif hakkı 1950 Patricia Highsmith Bu uyarlama ilk olarak
The Stranger
The StrangerAlbert Camus · Bokp · 2012111,2bin okunma
189 syf.
10/10 puan verdi
·
54 günde okudu
"An hûn an em!"
Ji ku dest pê bikim nizanim, pirtûkek bêhempa dixwînim: Selîm Berekat, gîyanê Qamişlokê, wêjeyeke xwezayî û jîyannameyek tijî... Selîm Berekat jîyana xwe, bi Erebî, bi deveke wekî ku romanekê binivîse berhev kirîye. Ebdelah Şexo yê ku ji Qamişlokê ye ev berhem wergerandîye Kurdî. Beşa yekem bi zaroktîyê dest pê dike. Û dinivîse:
Her Du Jîyanname
Her Du JîyannameSelim Berekat · Lis Basım Yayım · 20141 okunma
Eski Türkçeye diğer çok doğru bir bakış da Ali Şir Nevai'nin bakışıdır. Nevai, Türkçenin, bir "fiiller" ve "mecazlar lisanı" olduğunu anlatır. Bir tarih boyunca at üstünde yaşayarak, engin Asya bozkırlarını "Gel! Git! Vur! Kır! Çık! İn! Koş! Dur!" v.b. gibi tek heceli sadalarla dolduran Türkler, devamlı bir fiil
Resim