Ey ruhum, tüm bilgeliği ve bilgeliğin tüm taze ve en eski sert şaraplarını verdim toprağın içsin diye.
Ey ruhum, her güneşi, her geceyi ve her susuşu ve her özlemi döktüm üzerine: – bir asma gibi büyüdün sen de.
Ey ruhum, aşırı zengin ve yüklü duruyorsun şimdi, dolgun memeleri ve sık, boz altın üzüm salkımlarıyla yüklü bir asma: –
– mutluluğunla
Ama kim? Ben miyim burda bir esrime mi
nedir bu kuşların uçuşunda gördüğüm?
Aptalca beklerim o hiç sökmeyecek şafağı.
Oysa yüreğimden akan o derin suda
kırmızılar öylesine yırtılır ki
siner kan
Trendeki Yabancılar
PATRICIA HIGHSMITH
Seviye 4
Michael Nation tarafından yeniden anlatıldı
Seri Editörleri: Andy Hopkins ve Jocelyn Potter
Pearson Education Limited
Edinburgh Gate, Harlow,
Essex CM20 2JE, İngiltere
ve dünya çapında Bağlı Şirketler.
ISBN 0 582 41812 7
Trendeki Yabancılar telif hakkı 1950 Patricia Highsmith Bu
uyarlama ilk olarak
Kesinlikle parmağını buna doğru uzatmak ve kavramak gerekir, bu şaşırtıcı finesse'i (Fr: incelik), y a ş a m ı n d e ğ e r i n i n k e s t i r i l e m e y e c e ğ i n i.
Çocukluğun içinden ç ıkmak mümkün d eğil, üstüne koku gibi siner. Her ç ocukluğun ken-dine has bir kokusu v ardır. Diğer çocuklannkini a lgılarsın.
Kendi kokunu bilemediğinden, d iğerlerinden daha kötü olmasından korkarsın bazen. Ç ocukluğu kül ve kömür kokan bir kızla k onuşadurursun, birden o, senin ç ocukluğunun pis kokusunu a lgıladığından geriye d oğru bir a dım atar. Gizlice y etişkinlere b akarsın. Ç ocuklukları içlerinde, artık kimsenin ne a klına gelen ne de i htiyacı olan eski, g üvelenmiş, delik d eşik, bir battaniye gibi durur. D ış görünümlerinden, bir ço-cukluk geçirdikleri belli olmaz ve o dönemi, suratlannda yara ve derin izler b ırakmadan n asıl a tlattıklarını sormaya da cüret edemezsin. Gizli, kestirme bir yoldan gittiklerinden, y etişkin hallerine çok evvelinden, daha y aşı gelmeden büründükle-rinden ş üphelenirsin. Bir gün, evde y alnızken y apmışlardır bunu çünkü ç ocuklukları kalplerini üç demir kemer gibi sa-rar, t ıpkı Grimm m asalındaki Demir Hans gibi, ki onun ke-meri efendisi özgür b ırakıldığında, kopup yere d üşer.
" B i r i k m i ş
ö f k e s i n i
u z u n
z a m a n d a n
b e r i
h e r h a n g i
b i r
ş e y e
b o ş a l t m a k
i s t e y e n
b i r
i n s a n d ı m . "
D e v r i m ö ğ r e t i s i n d e b i r k u r u n t u . ¬–Güzel insanlığın en gururlu tapınağının derhal, neredeyse kendiliğinden yükseleceği inancıyla, tüm düzenlerin yıkılmasını coşku ve belagatle isteyen politik ve sosyal hayalperestler vardır. Bu tehlikeli düşlerde hala insan doğasının mucizevi, başlangıçsal ama adeta ü s t ü ö r t ü l m ü ş iyiliğine inanan ve bu örtmenin tüm suçunu topluma, devlete, kültürdeki eğitim kurumlarına yükleyen Rousseau’nun batıl inancının yankıları duyulur. Ne yazık ki böyle her devrimin, en yabanıl enerjileri en eski çağların çoktan gömülmüş korkunçlukları ve ölçüsüzlükleri olarak yeniden dirilttiğini, tarihsel deneyimden biliyoruz: yani biliyoruz ki bir devrim elbette donuklaşmış insanlıkta bir enerji kaynağı olabilir, ama asla insan doğasının biz düzenleyicisi, yapı ustası, sanatçısı, yetkinleştiricisi olamaz. – V o l t a i r e ‘ i n ölçülü, düzenlemeye, arındırmaya ve yeniden inşaya eğilimli doğası değil, R o u s s e a u’ n u n tutkulu budalalıkları ve yarı-yalanları uyandırdılar devrimin iyimser tinini, ona karşı şöyle sesleniyorum ben de: “Ecrasez l’infame!” [ Ezin alçağı! ] A y d ı n l a n m a v e i l e r i c i g e l i ş m e n i n t i n i onun yüzünden kaçırılmıştır çok uzağa: bakalım – herkes kendinde baksın – onu geri çağırmak olanaklı mı?
"Benim a d ı m Tairneanach, marifetli Dubhmadinn soyundan, Murtcuideam ve Fiaclanfuil'in o ğ l u . " Ejderha a y a ğ a k a l k ı n c a a ç ı k l ı ğ ı n e t r a f ı n ı saran a ğ a ç l a r ı n üst d a l l a r ı y l a a y n ı hizaya geldim ve b a c a k l a r ı mı biraz daha s ı k t ı m. Ama alana varana kadar bunu u n u t a c a ğ ı n ı v a r s a y ı y o r u m, o yüzden ben k a ç ı n ı l ma z olarak ismimi h a t ı r l a t ma k zorunda kalana kadar bana Tairn diyebilirsin."
Artık- i s t e m e m e k, artık- d e ğ e r- b i ç m e m e m e k ve artık- y a r a t m a m a k ! Ah, bu büyük yorgunluk her daim uzak olsun diye benden !