Biz ölümün kucağına birdenbire düşüvermiyoruz, kucağına doğru yavaş
yavaş yürüyoruz. Ölmekteyiz her gün. Her gün
yaşamımızın bir parçası kopup gidiyor bizden. Biz büyümekteyken bile, geriliyor yaşamımız. Bebekliğimizi yitirdik, çocukluğumuzu yitirdik, sonra da gençliğimizi. Bu güne değin nice zaman geçtiyse, yok oldu gitti hepsi. Yaşadığımız bu günü de ölümle ortaklaşa yaşıyoruz. Nasıl ki su saatini yok
eden son su damlası değil de, o son damlalardan akıp geçenlerdir; tıpkı öyle, yaşamı bıraktığımız o son saat de, tek
başına ölümü sağlamaz, tamamlar sadece yaşamımızı. İşte
o zaman ölüme ulaşırız, ama zaten ne zamandır ulaşmakta
değil miydik ölüme?
Kaan H. Ökten