Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Öldürmek de, yaşatmak da senin işin; Bu dünyayı gönlünce düzenleyen sensin. Ben kötüyüm diyelim, kimde kabahat? Beni böyle yaratan sen değil misin?
Gövdemdeki Kurt
Sen benim minare boyunda çam gövdeme, yumuşak beyaz bir kurt gibi girdin, kemirdin! Ben barsaklarında solucan Makdonaldı besleyen İngiliz amelesi gibi taşıyorum seni içimde! Biliyorum kabahat kimde!
Reklam
Öldürmek de, yaşatmak da senin işin; Bu dünyayı gönlünce düzenleyen sensin. Ben kötüyüm diyelim, kimde kabahat? Beni böyle yaratan sen değil misin?
Öldürmek de, yaşatmak da senin işin; Bu dünyayı gönlünce düzenleyen sensin. Ben kötüyüm diyelim, kimde kabahat? Beni böyle yaratan sen değil misin?
Ama Allah‘ın işine karışılmaz: … oğlan olsun diye can atardım; sonunda ne oldu, kız oldu. Kabahat kimde? Ne bende, ne de Esma’da. Allah‘ın isteği kız imiş, kız çıktı.
Reklam
"Öldürmek de, yaşatmak da senin işin; Bu dünyayı gönlünce düzenleyen sensin. Ben kötüyüm diyelim, kimde kabahat? Beni böyle yaratan sen değil misin?"
benim minare boyunda çam gövdeme, yumuşak beyaz bir kurt gibi girdin, kemirdin! Ben barsaklarında solucan Makdonaldı besleyen İngiliz amelesi gibi taşıyorum seni içimde! Biliyorum kabahat kimde! Ey ruhu lordlar kamarası kadın! Ey uzun entarili tüysüz Puankare! Karşımda: demirleri kıpkızıl bir şimendifer ocağı gibi yanmak senin en basit hünerin; yine en basit hünerin senin buzun üstünde bir paten gibi kıvranmak!
Belki affeder diye Tanrıya yalvarırken
Öldürmek de, yaratmak da senin işin; Bu dünyayı gönlünce düzenleyen sensin Ben kötüyüm diyelim, kimde kabahat? Beni böyle yaratan sen değil misin?
Sayfa 32 - İdolüm ya bu adamKitabı okudu
Allahlarından bulsunlar...
Ne ya­par­sın, et yi­ye­mi­yo­ruz; fu­ka­ra­nın eti de ba­lık. Be­re­ket ver­sin ba­lı­ğa. Ba­lık da ol­ma­sa şu mem­le­ket­te, val­la­hi bil­mem ama, kö­pek­ler gü­ler ha­li­mi­ze. Ha­ni de­mek is­te­rim ki, ne hü­kü­met var ba­şı­mız­da, ne be­le­di­ye. Di­nim hak­kı için ken­di­mi dü­şün­mü­yo­rum. Me­mur­la­ra acı­yo­rum na­mus­su­zum. On­la­rın ha­li biz­den da­ha kö­tü. Hiç ol­maz­sa ben, gör­dü­ğüm işi, ge­çi­ne­ce­ğim pa­ra­ya gö­re sa­ta­rım. Şe­ker mi pa­ha­ya çık­tı, ba­lık da pa­ha­ya çık­tı. Ek­mek mi pa­ha­ya çık­tı, ba­lık da pa­ha­ya çık­tı. Kö­mür mü pa­ha­ya çık­tı, ba­lık da pa­ha­ya çık­tı. Oy­sa­ki on­lar öy­le mi? İki yüz kâ­ğıt­la hal­li­ha­mur ola­ca­ğız di­ye di­din­mek­ten iman­la­rı gev­ri­yor za­val­lı­la­rın. Ka­ba­hat kim­de? Baş­ta­ki­ler­de el­bet. Ne di­ye­yim, Al­lah­la­rın­dan bul­sun­lar, de­mek­ten gay­rı bir şey gel­mi­yor ki elim­den.
Reklam
Ya bu duvarların arasında kaç gençlik boşu boşuna çürüdü gitti, nice yetenekler boş yere mahvoldu! Olduğu gibi söylemeliyim: Buradaki adamlar olağanüstü insanlardı. Belki de milletimizin en yetenekli, en güçlü adamlarıydı. Bunca yetenekli adam boş yere, doğal olmayan bir şekilde, büsbütün mahvolmuşlardı. Peki. Ama kabahat kimin? Hakikaten, kimde kabahat?
İş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
692 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.