Kurtarıcı bilgi gelmezse
İşin içinden çıkamayız,
Seyrü suluk = yer değiştirme,
Mesele kimin gözü ile bakıldığı
Mizaç ise hep kendine uydurur
Aslolan Allah a göre tanımaktır.
“ Bana göre “ bilme biçiminden,
Hakka göre bilme biçimine
Kabz ve bast; “tutulma ve açılma” anlamına gelen; “havf ve recâ”nin üstünde, “heybet ve üns”ün altında yer alan iki mânevî hâldir. Bu yüzden kabz ve bastı anlatırken söze önce “havf ve recâ”dan başlamak gerekir.
Havf korku, recâ ise ümid demektir. Ehl-i sünnet inancına göre imanın sahih olabilmesi için gerekli sekiz şarttan birisi imanın havf ve recâ; korku ile ümid arasında olmasıdır. Havf ve recâ; hâl, bilgi ve eylemden meydana gelir, insanın hatırına geleceğe âid hoşa gitmeyen bir şey gelir ve yerleşirse buna havf, hoşa giden bir şey yerleşirse buna recâ denir.
(Alıntıdır)
Kiralık Nefesler
“Benim” dediği hiçbir şeye sahip olmayan
Şaşı bakışlı çocuklarız.
Her an bir yanı bir bilinmeze kayan
Kum saatindeki taneleriz.
Silinmez bir mürekkeple yazılmış
Levhdeki kutsal marifetleriz.
“Belki de, gündüze benzeyen bast (genişlik) halinde sağlayamadığın faydayı, geceye benzeyen kabz (darlık) halinde elde edersin.
Hangisinin size daha faydalı olacağını siz bilemezsiniz."
(Ataullah el-İskenderi Hz.)