ey mürid, cenâb-ı hâkk bazen, bast gündüzünde elde edemediğin mârifeti, kabz gecesinde bağışlar. bast ve kabzın hangisinin faydalı olduğunu bilemezsin..
Ârife "...Her nereye yönelirseniz yönelin Allah’ın yüzü oradadır" (Bakara, 115) âyetinin mânâsı zâhir olur. Yani bu âyete göre hangi tarafa dönülürse dönülsün orada zâhiren ve bâtınan Hakk’ın bir yüzü vardır. Gerçi bir yüz olması nedeniyle Hakk’ın o yüzüne dönebilirsin. Ancak "O her an yeni bir iş ve oluştadır" (Rahmân, 29) âyeti düsturunca Hakk’ın makamları ve mertebeleri vardır. Bu nedenle Hakk her bir makamda bir çeşit ve her mertebede bir tür yüz gösterir. Her yüzde bir çeşit güzellik, her güzellikte bir aşk nev‘i, her aşkta bir türlü gamze, her gamzede bir türlü şîve, her şîvede bir türlü girişme, her girişmede bir türlü naz, her nazda bir türlü ağaz yani başlangıç gösterir. Onun için O’nun cemâline tutkun olan âşıklar türlü türlü hâllere ve sevdâlara uğrar; bazen kabz ve celâle mazhar olur, bazen zevk, şevk, safa ve cemâlin bast hâline mazhar olur.
Sayfa 67 - HayykitapKitabı okudu
Reklam
NASIL TOHUM AĞACIN, hücre bedenin, insan da kainatın özü ve özeti hükmünde ise, Asr-ı Saadet de insanlık tarihinin özeti hükmündedir. Rabb-ı Rahim, bizim için 'en güzel örnek' olarak tarif ettiği Habib-i Ekrem'inin (a.s.m.) ashâbıyla birlikte yaşadığı hadiselerin içinde, her çağın ve her durumun mü'minlerine dersler ve mesajlar verir. Asr-ı Saadet tablosundan zengin-fakir, genç yaşlı, güçlü-zayıf, sağlam-hasta, alim-cahil, asil-avám, amir-memur.. her türden insanın kendisi için alacağı dersler vardır. Günleri döndüren' Kadir-i Zülcelâl'in günleri nasıl döndürdüğünün bir nümunesi olarak rahat-sıkıntı, galibiyet-mağlubiyet, bolluk-darlık, sevinç-hüzün, bast-kabz.. salınımları içinde seyreden Asr-1 Saadet günleri, bu yönüyle de her çağın mü'minleri için bir başvuru kaynağı hükmündedir. Asr-ı Saadet'in ayrı ayrı günleri, kendi hayatlarınızın gelgitleri hengâmında hangi durumda ne yapacağımıza ilişkin örnekler ve ölçüler içermektedir.
Sayfa 93 - Karakalem YayınlarıKitabı okudu
Şeyhime birisi kabz halinde olduğundan yakınmıştı. Şeyhim de buyurdu ki; İnsan da mevsimler gibi sürekli hal değiştirir. Bazen bast hali olur, insan ferahlar, ibadete karşı içine bir şevk gelir. Bazen kabz hali olur, ibadetlere karşı zorlanır, yatağından kalkmak istemez. İnsan sanır ki bast halinde yaptığı ibadet daha makbuldür. Çünkü onu şevk ile yapmıştı. Fakat, kabz halinde, zorlanmasına rağmen sırf Allah emretti diye kalkıp sıkılarak yaptığı idabet Allah'ın da çok hoşuna gider. Çünkü bast halinde Allah'tan kula bir geliş vardır zaten, O sana geliyor. Kabz halinde ise kul bir gayret, bir çaba ortaya koyuyor, yani o Allah'a gidiyor.
fehâvî

fehâvî

@fehavi
·
14 Mart 06:12
ey mürid, cenâb-ı hâkk bazen, bast gündüzünde elde edemediğin mârifeti, kabz gecesinde bağışlar. bast ve kabzın hangisinin faydalı olduğunu bilemezsin..
112 syf.
·
Puan vermedi
Zaviye-i kaime halinde iltisak-ı mafsal.
BİSMİLLAH... Babası şair İsmail Safa olan Peyami Safa'nın bu romanı, birinci şahıs bakış açısıyla eserdeki baş karakterin bir hastalık ile yaşadığı imtihan sürecinde hissettiklerini, düşüncelerini ve başına gelenleri anlatıyor. Nüzhet isminde bir genç kıza karşı ilgili olan bu baş karakter hisleri ve aynı ortamda bulundukları anlar neticesinde,
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Dokuzuncu Hariciye KoğuşuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 2022100,7bin okunma
160 syf.
9/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Dünyada bir AYŞE ya'ŞASA.
"İnsan ömründe kaç defa ölür?" sorusuyla başlamak istiyorum zihin dünyama yerleşen ve hayat zorluğu henüz isminin telaffuzunda başlayan Ayşe Şasa'ya. Zihnimdeki Şasa, popüler olduğu ergenlik dönemindeki özgüveni ve netliğiyle "İnsan kaç defa öldüğünü sanır diye sor" şeklinde düzeltiyor beni. Soruyorum Yahudi mürebbiye baskısı
Bir Ruh Macerası
Bir Ruh MacerasıAyşe Şasa · Timaş Yayınları · 20221,939 okunma
Reklam
Eğer sair teellümat-ı ruhaniye ise sabra, mücahedeye alıştırmak için Rabbanî bir kamçıdır. Çünkü emn ve yeisin vartasına düşmemek hikmetiyle havf ve reca muvazenesinde, sabır ve şükürde bulunmak için kabz-bast haletleri, celal ve cemal tecellisinden intibah ehline gelmesi; ehl-i hakikatçe medar-ı terakki bir düstur-u meşhurdur.
Kime âşık olduğunu, kimde ve nasıl âşık olduğunu, ayrıca aş­kın ne olduğunu anlayamazsın. İnsanlar buna kabz__ halinde ya da __bast halinde tutulurlar. Bunun niçin böyle olduğu da bilinmez. Bu hallerden birinde hüzün gelirse, anlarsın ki bu kabz halidir. Yok eğer neşe ve se­vinç gelirse, anlarsın ki bu bast halidir.
Sayfa 26 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
Selamün aleyküm 🤚 Bundan yaklaşık üç sene önce idi imam suyuti'nin itmam'u diraye (إتمام الدراية) kitabında göz gezdirirken Tasavvuf bölümünde şöyle bir cümle gözüme ilişti, çok garip gelmişti o zaman, sonrasında en sıkıntılı anımda Hızır gibi imdadıma yetişti, Anladım ki bu söz Teslimiyetin timsali.. Bugünde bu sözün hadisten İktibas (alıntı) olduğunu öğrendim. Söz şu; رفع القلم وجف الحبر Kalem yazdı, mürekkep kurudu. (Yani her şey takdiri ezeli de yazıldı, mürekkepte kurudu, bir şey değişmez hakkımızda takdir buyrulan olacak, artık bize düşen takdir olunan neyse rıza ile sabır göstermekdir) (İçimizdeki kabz'ı bast'a tebdil eyle Allah'ım🤲)
Bil ki: Zamanın hakikati, kâinattaki hakikatlerin en büyüğüdür. Buna ilâhî filozofa göre HAKİKATLERİN HAKİKATİ, herşeyi içine alan ilâhî, külItheyûlâ denilir. Bundan kainatta bulunan A'yan-i Sabite (ideler)nin kabiliyelerine göre asırlar, devirler, tavırlar meydana gelir. Her âlemin bir ânı, şanı, günü vardır. Şehadet (dünya) ehlinin kesif bir günü vardır. Dar, sıkışık bir mekânı vardır. Aynı yerde iki cisim bir anda beraber bulunamaz. Bir de latif bir zamanı ve bunun lâtif bir mekânı vardır. Orada izdiham ve sıkışıklık, darlık yoktur. Onun, kesif zamanın hükümlerinden tamamen ayrı hükümleri vardır. O zamanda Tayy (bir anda bir yerden diger bir yere gitmek), Kabz (darlık), bast (açılmak, genişlemek) vardır. Yani orada aynı anda bütün zıd şeyIer beraber bulunabilir.
Sayfa 138 - Emel MatbaasıKitabı okudu
Reklam
Zâtî sıfâtlar, pek çok kimsece bilinir. Hali sıfâtlar ise kızmak, rıza, kabz, bast ve benzeri sıfatlardır. Bu hali sıfâtlar, Ehlullah’ın ıstılahında üç esasa racidirler: Bunlardan birisi celâl makâmı, diğeri cemal makâmı, diğeri ise kemâl makâmıdır. Buna göre, ilâhî celal makâmının sıfâtları, heybet, kabz, haşyet, vera, takva ve benzerleridir; cemal makâmının sıfâtları ise, reca, bast, üns, lütf, rahmet, nimet, ihsân ve benzerleridir; kemâl makâmı ise, celâl, cemal ve bunların tâbisi olan halleri ihâta eder ve birleştirir. Hz. Yahya’nın zâhir hallerine hâkim olan sıfât, celâl sıfâtları idi.
Sayfa 212 - İz YayıncılıkKitabı okudu
403 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.