Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İzmir işgali sırasında İzmir’de 56, Tümen’in 174. ve 173. alayların­dan ancak birer taburla bir süvari bölüğü vardı. Fakat mütarekeden sonraki terhisler ve kaçaklar dolayısıyla alaylarda ortalama ancak 600 kadar silâh bulunuyordu.
Sayfa 143Kitabı okudu
Onlarca sayı, rakam olsa keşke!
Boş verme! Rakamların anlamı: ölüler, yarı ölüler, bombalarla ölenler, mermi parçalarıyla ölenler, açlıktan ölenler, bombardımanda ölenler, buz altında ölenler, okyanuslarda ölenler, kahırdan ölenler, kayıplar, kaçaklar, sağ mı ölü mü bilinmeyenler. Bu rakamların sıfırları, ellerimizdeki parmakların sayısından da çoktur.
Sayfa 87
Reklam
Üç Frenk Havası
1.CAPRİCCİO ÖLÜM Gülünç bir ölümle öldü deniyor Max Stirner için çünkü mahvına sebep nihayet bir sinektir ama Fanya Kaplan nasıl öldü diye sorarsak sanırım işimiz fazlasıyla ciddileşir. Bize ne başkasının ölümünden demeyiz
İki yıl boyunca senden gayrısına susan, hiçbir dünya nimetine açılmayan ağzım, dayanamayıp dağ yollarında ağıtlar yakmaya başladı. Sesimi börtü böcekler duydu. Atmacalar, karacalar, karıncalar duydu. Patikalar, dağ yolları, kovuklar duydu. Dağ tavşanları, yaban domuzları, kurt sürüleri duydu. Âşıklar, kaçaklar, kaçıklar duydu... Saatler, vakitler, takvimler duydu. Bir sen duymadın.
Sayfa 61 - Everest Yay.Kitabı okudu
"Çocuklar okulun, devletin... mesleklerin olgun dünyasında kaçaklar gibi yürüyorlar. Okulda hızla unutacakları dersleri tembelce dinliyorlar. Kahramanlarının posterlerinin olduğu odalarına kapanıyor, kendi gösterilerini izliyor, sokaklarda kendi müziklerine dalmış yürüyorlar. (...) "
Sayfa 27 - İletişim yayınları
Yatalaklarla en kurnaz kaçaklar dahil herkes, ama herkes bir karar vermek, cephesini seçmek zorundaydı. Hareket şart değildi, şart olan bu karardı; çünkü artık bir cümle, bir soru, bir cevap, hattâ bir susuş veya sadece bir bakış bile mavzere davranmaktan, tetiğe parmak atmaktan farksızdı.
Sayfa 164Kitabı okudu
Reklam
Toplumlar dünkü alışkanlıklarını bırakırlarsa kurtulmuşturlar. Dünkü alışkanlıklarımız bir "dün" içine kapatır bizi. * Kurtulmanın yolu kaçmak değildir. Kaçmak'ta bir savunma, kaçmak'ta bir dayatma yoktur çünkü. * Kaçaklar kurtulamazlar hiç. Kaçaklar karşı koymazlar çünkü.
11 Eylül günü birbiriyle sokak sokak savaşan, her gün cenaze kaldıran gençler, 12 Eylül günü kaçacak yer, gizlenecek delik arıyordu. Tüm partiler, dernekler, dergiler kapatıldı. Yaralı ve organları çürümüş hayvanlar gibi yarı canlı büyük bir mezarın içine düşmüştük. İşkenceler, basılan evler, kaçaklar, korku, mezarlıklardaki çukurların içinde,gizlenecek kadar savurdu hepimizi.
Dolores Prımero/ Cantalicio Galante Aşk'ı.
KAÇIŞ SANATININ HİKÂYESİ Bak, Primero. Söyle, Segunda. Kadın ona dürbünü uzattı. Gözetleme yerinin yukarısından Tu- cuman'ın efendisi, uçsuz bucaksız kızıl toprakta kaybolmuşa benzeyen kıvıl kıvıl bir böceği seçti. Böcek gittikçe büyüyordu, dürbün bunun ta- lihsizliğine talihsizlik katarak gelen bir adamcağız olduğunu ayırt etmek- te
Sayfa 193
Ve başlamak için, dogmaya aykırı düşen şu gerçeğin itirafı lazımdır: Bizi yetiştiren okumalarımızın çoğunu, bir şey için değil, bir şeye karşı yapmışızdır. Sığınır gibi, reddeder gibi, karşı koyar gibi okuduk (ve okuyoruz). Bu, bizi kaçak gibi gösteriyor, gerçek okuduğumuzun "cazibesi"ni aşıp bize yetişemiyor olsa da, hiç olmazsa kendimizi kurmakla meşgul kaçaklar, doğmak üzere olan firarilerizdir. Her okuma bir direnme eylemidir.
Sayfa 74
Reklam
İngiliz köylüler feodal beylere karşı mücadelelerinden asla vazgeçmediler. Pek çoğu efendilerinden kaçıp kralın ormanlarında avlandılar. Bunlara "özgür okçular" deniyordu. Kaçaklar gruplar halinde birleşip feodal beylere, piskoposlara, kraliyet memurlarına ve yargıçlara saldırdılar. "Özgür okçular" köylüler tarafından seviliyor ve destekleniyordu. Daha sonra, 14. yüzyılda, onların maceralarını ve kahramanlıklarını anlatan halk şarkıları, baladlar bestelendi. Baladların en gözde kahramanı, neşeli ve cesur bir adam olan, zenginlerin düşmanı, mazlumların sadık dostu Robin Hood idi.
Sayfa 120Kitabı okudu
“İstiklal Mahkemesinin tekrar gelişi bütün memlekette bir sevinç oldu. En inatçı kaçaklar kendi ayaklarıyla o kapıya sığınmış, en azılı haydutlar kendi istemleriyle bu mahkemeye boyun eğmişlerdi. Durgun memurlara bir başka canlılık, tembel amirlere bile bir başka uyanış, hükümet çarkına bir başka dönüş geldi. Hoş geldiniz.”
Ölüm
... işte öldüm, işte son kadife çiçekleri son defneler, baldıranlarla kefenlediler beni bütün kaçaklar için ince bir melhem oldu benim ölü­müm bütün hoşnutsuzlar yanlarında saklayacak benim ölümümden yayılan kırpıntıları boğaz tokluğuna çalışanlar özenle kilitleyecek göğüslerine benim ölmüş olmamı hiçbir yaprak damarından hiçbir su özünden atamayacak beni ortaya benim ölümüm sürülecek pey akçesi olarak tanrıların ölümünü bir üstlenen çıkınca ama neler olup bittiğini hiçbir âyetten hiçbir vakit anlamayacak şehrin insanı ...
Yüksek alanlar, “dağlara vuran” haydutlar ve kaçaklar için açık bir sığınaktı ve bu insanların kahra­manlıklarını överek geleneksel “kahramanlık şiirlerine” evsahipliği yapıyordu. Sıçrayarak yapılan danslar dağlık bölgeleri çağrıştırmaktadır.
Avrupa'daki ilk anti-faşist partizanlar, ihanet içindeki hükümetlerine cephe alan silahlı kaçaklar, gayet yerinde olarak 'karşı-insanlar' olarak adlandırılıyordu.6 6. İtalyan Rönesansı'nı anlaran en önemli romanlardan biri Elio Vittorini'nun Uomini e no (İnsanlar ve İnsan Olmayanlar) adlı kitabıdır; burada insan varlığı karşı-varlık anlamına gelir.
651 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.