Devletler de tıpkı insanlar gibi doğar, büyür, yaşlanır ve ölürler, der İbn Haldun.
Osmanlı Devleti, büyük bir coğrafyaya hüküm sürmüş, 600 yıldan fazla varlığını devam ettirmiş bir devlet. Her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi Osmanlı da o sona çok yaklaşmıştır. Girilmemesi gereken bir savaşa girilmiş, yapılmaması gereken hatalar yapılmış ve
Suriyeli öğrencilere 1200 TL burs verilirken Erdoğan Türk öğrencilere “Burs alıp bedavacı olmayın, kredi alıp geri ödeyin” diyor. Evet, bu ülkede bedavacılık Suriyeli sığınmacılara tahsis edilmiş bir ayrıcalık.
Erdoğan'ınki Türk kimliksiz, milli kimliksiz millet anlayışıdır ki, Andımız'a karşı çıkar, İstiklâl Marşı'na -sözde sahip çıksa da- İstiklal Marşı'nın yazarı Mehmet Akife küfreden, İstiklal Harbi'mizin Yunan orusunun galibiyeti ile bitmesini arzu eden, milli şeref ve haysiyet düşmanı "Fesli Mısır Koçanı"nı büyük tarihçi olarak görür. Bu kadar da değil. Sadece milli kimlik mi eksiktir iktidarın gözdesi Feslide? Hayır, İslami kimliği de yoktur aslında. Doğru dürüst İslam bilinci olan bir adam ''Amerikan kuklası olsa da bir halife olsun" diyebilir mi? Hayır diyemez.
Selamlar!
Bugünün kitabı az evvel bitirdiğim Jean-Baptiste Del Amo ile tanışma kitabım olan Hayvan Hükümranlığı. Yazar, hayvan sömürüsü ve türcülüğe karşı çıkan bir aktivist olarak da tanınıyor. Kitap beni oldukça etkiledi. Anlatımdaki gerçeklik ve yer yer kaba bir dil kullanılması bazen kitabı elimden bırakıp ara verip sonra devam etmeme neden
Ümit Özdağ kitapta şu anki siyasi iktidarın ülkede sebep olduğu Devlet krizi, milli birlik krizi, ekonomik kriz ve başını Suriyelilerin çektiği göçmen krizini ayrıntılarıyla ve belgeleriyle anlatıyor.
Özellikle 15 Temmuz olayı bahanesi ve 2016 referandumu sonrasında, hiç bir Anayasal hak ve özgürlük tanımadan, yüce meclisi işlevsizleştirerek ülke yönetimini nasıl kendi amaçları uğruna değiştirdiklerini ve bunları yaparken liyakatsiz atamalar nedeniyle ülkede oluşan yönetim krizi ve bunun tetiklediği diğer krizleri okuyacaksınız. Özellikle mülteci krizi ile ilgili okuduklarınız ülkenin geleceği adına endişelerinizi kat kat arttıracak. Ve maalesef kitapta anlatılanlar sadece 2019 yılına kadar olan süreç.
Peki tüm bu yaşananlarda sadece "Harun olmaya gelip Karun olanlar" mı suçlu? Kendisine dokunulmadığı sürece her türlü zulme, yolsuzluğa, adam kayırmacılığa, ihanete sessiz kalan -her kesimiyle- toplum ?
İyi okumalar.
Acı bizi üç yönden kuşatır: kaderi çöküş ve yok oluş olan, uyarı işaretleri olarak ağrı ve kaygıdan da yoksun kalmayan kendi vücudumuz; karşı durulmaz, acımasız, yıkıcı güçlerle bizi mahveden dış dünya ve son olarak da diğer insanlarla ilişkilerimiz. Bu son kaynaktan gelen acıyı belki de diğerlerinin hepsinden daha can yakıcı buluruz. Başka yerlerden kaynaklanan acılar ka- dar kaçınılmaz olsa da, bu acıyı gereksiz bir fazlalık olarak görme eğilimindeyizdir.
İngiliz edebiyatı öğrencisi olan Esther, 1950’lerde rekabetin sürdüğü New York’a büyük hayallerle gelir ve önemli bir moda dergisinde iş bulur. Kapıldığı beklentilerin masumluğunu yitiren genç kızın bu çırpınışları zamanla kaldıramayacağı bir boyuta ulaşır ve Esther kendini tam bir sırça fanusun içinde bulur.
.
Aslında her şey tıp öğrencisi sevgilisi Buddy ile birlikte bir kadının sancılar içinde doğum anını izledikten sonra gelişmeye başlar. O an bir kimlik arayışı içine girer. Daha sonraları ise Buddy'nin onu defalarca aldattığını öğrenince işler kötüye gitmeye başlar. Genel olarak, Esther'in üniversite yılları, erkeklerle ilişkileri, yaşadığı çöküş, intihar girişimleri ve gördüğü psikolojik tedavileri konu alıyor.
Not: Kitabı okumadan önce yazarın hayatına bir göz gezdirirseniz kitap ile duygusal bağ kurmanız kaçınılmaz olur.
Not2: Bana göre yarım sonlu bir kitaptı. Esther amacına ulaşmalıydı. Tıpkı Sylvia gibi.
Sırça FanusSylvia Plath · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201911,5bin okunma