Bu kitapta ağaların çirkin yüzünü daha bir ortaya çıkarıyor Yaşar Kemal. Kurtuluş Savaşı'nda savaşmak yerine kaçıp saklananların sanki ülkeyi onlar kurtarmışlar gibi türlü düzenbazlıklarla nasıl madalya aldıklarını, arazilere konup nasıl zengin olduklarını ortaya koyuyor. Gerçek kahramanların ise yitip gittiğini geride bıraktıkları ailelerin de nasıl sefalet ve zulüm içinde yaşadıklarını.
Hamamdaki Bir Su Cininden Anlatı
Dünyayı bir hamam'a sığdırıp ordan temaşa etmek isyenler. Hem de bir su letafetinde olan Murathan Mungan'ın o edebî dil anlatımıyla.
Yer yer su'yun şahit olduğu zulümler, yıkımlar ve talanlar..
Şimdiye kör değildir Mungan. Şimdiye de getiriyor insanın o vahşi yıkım ve körlüklerini. Mesela Hasankeyf örneği gibi.
Zalim insanın o yıkıcı ve kan döken tutumunu geçmişten Cellatlardan alır. sonra kayıp yakınlarını yıllardır arayan mazlum Cumartesi annelerine getirir hemen ardından.
Etin çağrısında ise insanın o "arzu" teması yakıcı kelimeler ile tüter Hamamname'de. Özellikler hamam halvetlerinde saklananlara da konuyu getirmeyi ihmal etmez.
Klasik bir tarih anlatısının ötesinde yazar vicdana getirir çoğunlukla kelimelerini. Ve hükümranların değişeb devirlerde değismeyen karakterlerini betimler.
Yer yer aşk duygusunu da ele alan yazar bunu da zarif cümlelerle ve hayatın gerçekliğini de hesaba katıp dile getirir.
Çesmeler üzerinden de bir tarih okuması yapar yazar.
Su'yun sürekli akıcılıģı ile tarihi bağdaştırırken suyu kirleten asrî zamanımiza da yer yer ekolojik mesajlar iletir.
Yazarın son sayfalara doğru ifadesi ile kapatalim:
"Hesabı kapanmamış hiçbir şey geçmişte kalmaz. Su, kimse bunlar geçmişte kaldı, demesin diye akar.."
Ömer Hayyam-Dörtlükler inceleme yazım
Ömer Hayyam'ı bilmeyenimiz yoktur. Peki nasıl biliriz? Meçhul yaşamı ve rubaileri doğu bilimciler tarafından hâlâ araştırılan Ömer Hayyam, basmakalıp düşüncelerin, çeşitli ideolojik görüşlerin, kitapların, filmlerin hatta devlet politikalarının bir figürü haline dönüşmüş; bazen sapkın bir sarhoş, büyük bir isyankar olarak nitelendirilirken,
Bir kimseye dilediğini yaptırabilme hakkı kimde vardır? Ya da bu hakkı, yetkiyi ona ne sağlayabilir? Para, güç veya makamlar kişilere bu hakları tanır mı? Buna direnç gösterenleri dışlamak da, düzene uyum sağlayanlara tanınmış bir hak mıdır?
Tüm bu sonu gelmez soruları sordurarak sizi de kendi çıkmazına sürükleyecek kitabın adı Katip BARTLEY.
Jean Jacques Rousseau'nun; "İnsanın özgürlüğü, istediği her şeyi yapabilmesinde değil, istemediği hiç bir şeyi yapmak zorunda olmamasındadır." şeklindeki özgürlük tanımında Katip BARTLEY'i görebilirsiniz... Tercihlerinizi sorgulayabileceğiniz güzel bir okuma fırsatı.
10/10 puan verdi
·
Liked
Yüzlerce şarkıyı ezbere bilen, Şaklabanları, soytarıları, kaltabanları dost edinen modern zamanın insanı bizler Peygamberler Peygamberinin hayatını ne kadar biliyoruz. Olur olmaz herkesin hayatını örnek alan bizler Efendimizin hayatını dikkate bile almıyoruz. Yaşadığımız en ufak zorlukta hemen isyana sığınıyoruz. Peygamber Efendimizin hayatını açıp okusak Allah’ın sevgilisinin yaşadığı çileleri gördüğümüzde ve en önemlisi tüm bunlara karşı Efendimizin sabrını gördüğümüzde kendimizden utanacağız. Necip Fazıl, Çöle İnen Nur kitabıyla Peygamber Efendimizin hayatını hakkıyla anlatmış. Bu kitabı ağlayarak okuyacaksınız. Gerçek zorluğu, gerçek acıyı, gerçek hüznü ama bunun yanında da gerçek imanı göreceksiniz.
Yazı diliyle değil konuşma diliyle bir hitap var. Cümlelerin yarım bırakılmasıyla, mübalağa ile uhrevi bir hava yakalanmış. Mikro manada cümle veya paragraf güzelliği değil komple 600 sayfa beraber ele alındığında esas estetik güzellik ortaya çıkıyor.
Bazen sözcüklerini kaybeder insan. Belki sözcükler hep oradadır ama zamanı kalmaz onları arayıp bulmaya. Çünkü kendi içine bakması gerekir onları bulabilmek için. En zoru da budur zaten; insanın kendi içine bakabilmesi. Oysaki kendi içindeki o altın kubbeli tapınak ne büyük hazinedir insan için. Zaman çiçekleri öyle güzeldir ki, başını döndürür
