Meğer benim yalnızlığım eski kendimi terk etmiş olmamdan kaynaklanıyormuş.
Her dakika başı burnunu çeken sümüklü bir adam oturdu yanıma. Uçak havalandı. Umutlarımı geri kazandığım topraklara veda ederken yanımda oturan sümüklü adama baktım. Eski müdürümü anımsatıyordu bana. Rezil hayatının farkındaydı ama etrafındakilere lüks içinde yaşayan mutlu bir adam rolü yapmayı seviyordu hostesten bir kadeh şampanya isterken. Bana
Sayfa 428Kitabı okudu
Reklam
James... "özgürlüğün ilk işi onu seçmektir" diye yazıyordu.
Aşk, kader ve yaptığımız seçimler hakkında bildiklerimi öğrenmem çok uzun sürdü, dünyanın pek çok yerini dolaşmam gerekti ama hepsinin özünü bir anda, bir duvara zincirlenmiş halde işkence görürken kavradım. Beynimde yankılanan çığlıklar arasında, elim kolum bağlı ve tamamen çaresizken aniden fark ettim, hala özgürdüm. Bana işkence eden adamlardan nefret etmekte ya da onları bağışlamakta özgürdüm. Kulağa pek de önemli bir şey gibi gelmediğini biliyorum. Ama zincirler vücudunuzu keserken ve sahip olduğunuz tek şey bu seçim hakkıyken özgürlük size dünyalar kadar büyük görünüyor. Ve yaptığınız seçim, nefret etme ya da affetme kararı, hayatınızın hikayesi olabiliyor.
Kötülük problemi
"Özgürlük ve kötülük...birbirini gerektirir." "Kötülük geceleri yok olmaz ya da kenara çekilmez.Bizler kötülüğün yeryüzünden silindiği bir sabaha gözlerimizi hiç açmayacağız.İnsan yaşamının amacı hatalardan kaçınmak ya da lekesiz bir arma göstermek değil kaderimizin ortaya çıkardığı meydan okuyuşları karşılamak ve özgürlük içinde meydan okuyacaklarımızı seçmektir"
Kader nedir ?
Biz insanlar "akıntıya karşı giden sandallar "gibi çırpınırız; çünkü herzaman durmaksızın geriye ,geçmişe taşınırız.
Sayfa 127 - Okuyanus
Reklam
Günlük hayatta paradoks
"İki zıt şeyin,birbirine zıt olsalar ve birbirlerini yok edecek gibi görünseler de birbirleri olmaksızın var olamayacakları şekilde ilişkilerini tanımlamak için paradoks sözcüğünü kullanıyorum...Özgürlük ancak kaderin zıttı olursa canlanır ve kader de ancak özgürlüğün zıttı olarak belirgindir...Paradoks psikoterapide esastır...Doğum,ölüm,aşk,kaygı,suçluluk gibi büyük deneyimler çözülmesi gereken sorunlar değil,yüzleşilmesi ve algılanması gereken paradokslardır...'Tıpkı nörotik anksiyeten kurtulmak istiyorsak normal anksiyetenin kabul edilmesi gerektiği gibi ...normal paradoksların kabul edilmesi gerekir"
Böylece büyümenin daima iki yüzü vardır,özgürlük ve sorumluluk;biri birine eşit,biri birine gerekli.
Geleceği zorlamaktan aciz şimdi, kaderin kendisidir; pagan tanrılarının iradesini kıran bu kader, doğal yasaların rasyonel zorunluluğundan daha güçlüdür. Kader, evrensel zorunlulukta kendini göstermez. Özgür bir varlıktaki zorunluluk, özgürlüğün zorunluluğa dönüşümü, özgürlük ve zorunluluğun eşzamanlılığı, bir tutsak olduğunu keşfeden Özgürlüktür o. Kaderin yaşam içinde yeri yoktur. İnsan eylemindeki zorunluluk ve özgürlük arasındaki çatışma, düşünümde ortaya çıkar: Eylem çoktan geçmişe gömüldüğünde, insan bu eylemi zorunlu kılmış olan sebepleri keşfeder
“İnsan ruhtur” diye ilan ediyor, Ibsen gibi bir İskandinavyalı olan Soren Kierkegaard. “Fakat ruh nedir? Ruh kendiliktir. Ama kendilik nedir? Kendilik, kendini kendisiyle ilintilendiren bir ilişkidir…İnsan sonsuz ile sonlunun, geçici olanla ebedi olanın, özgürlük ile gerekliliğin sentezidir.”
Sayfa 284Kitabı okudu
Reklam
VIII Doğu alemi, kader, kısmet ve önceden belirlenmiş hayat çizgisi gibi kavramlardan söz ettiği ölçüde bilimsel Batı onu hor görür genellikle. Oysa şimdi, hayat çizgisini önceden belirleyen şey, düğme. Tüm eylem süreçlerimiz ve bunların sonuçları önceden biliniyor. Seçimlerimiz, düğmenin sunduğu seçeneklerle sınırlandırılmış. Düğmeye basmanın sonucu, ürünü imal eden firma tarafından garanti edilmiş durumda. Eylemlerimiz önceden belirlenmiş olmakla kalmıyor, bunların garantisi bile var. Aynı. Tutarlı. Asla değişmez. Yenilik ihtimali sıfır. Yaratıcılık sıfır. Özgürlük sıfır. Totalitarizm. Yaşamlarımız gitgide daha mekanik, gitgide daha düzenlenmiş, gitgide daha düşüncesiz ve duygusuz bir rutine tabi kılınıyor. Gelecek yüzyılın duygu teknolojisi, açlık, orgazm, şehvet, saldırganlık gibi duyguları bile düğmeye bir basışta hissetme ya da tatmin etme olanağını verecek bize. Zaman kazandıran makinelerin ve düğmeli kontrol mekanizmalarının bize görünürde sunduğu sonsuz sayıdaki seçim, çok küçük ve sınırlı bir bağlamın içinde yer alıyor aslında. Kendi totalitarizmimizin kurbanlarıyız. Her düğ- meye basışımızda davranış çeşitliliğini, atalarımızdan kalma davranış tarihini yok ediyoruz. “Zıp, sen öldün.”
Sev çünkü sevmek senin kendi manevi gelişimindir...
"Soru olmadığında kuşkusuz zihin de yoktur.Zihin sorgulayandır."
Pek çok kez düşeceksin.Tekrar ayağa kalk çünkü böyle güç toplarsın.Düşerek ve yeniden ayağa kalkarak.Kişi böyle bütünleşmiş hale gelir.
Nihai hesapta, hiçbir çaba boşa gitmez. Bütün gayretler senin büyümenin en yüksek zirvesine ulaşmana katkıda bulunur.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.