Bir marka nasil oluşur . Kimi kimsen yok Allah'tan başka zorluklar ve sıkıntı seni hayallerinden vazgeçirecek mi .yoksa kadercilik yapıp kös kös oturup fırsatın kapına gelmesini mi bekleyeceksin.o zaman ise bu kitabı alıp okuma ile başla
Başlık herkesin bildiği gibi Murphy kanunları kurallarından biri. Yazarımız için hayat bu ve fazlasını içeriyor. Kitaptan daha çok yazarın hayatı çok ilginç inceleme için çok uzun olur merak edenler ayrıca araştırabilir. Kısaca bildiğimiz sadizim isim babası.
Kitap 3 öyküden oluşuyor kısaca murphy’den yardım alalım; “Bir şeyin birkaç şekilde ters gitme olasılığı varsa, hep en kötü sonuç doğuracak şekilde ters gidecektir” biraz içeriğe girersem spoiler veririm diye giremiyorum. Birinci bölüm kadercilik İkinci bölüm hırsın zararları Üçüncü bölüm erdem suçları. Hikayelerde kurgu var ama işleme çok yalın ve basit kalıyor. Felsefe var ama edebiyat yok. Sadizmin babası aynı zamanda Ahlaksızlığın filozofu tabiki… hikayelerde bunuda görebiliyoruz sokak ağzıyla söyleyeyim “yok artık ebesinin …….” Diye bağırıyorsunuz. Ben puanlayamadım arafta kaldım okuyanlar ya da sonradan okuyanlar yorumlara yazabilirler.
Yatak Odasında Felsefe kitabını yazarın okuyacağım.
Kitaptaki güzel felsefe ve alıntıları ise şöyle;
“Keşke bir şiir okumuş, bir kedi sevmiş olsaydınız. Belki bu kadar kirletmezdiniz dünyayı.”
“Zaman her şeyin ilacıysa, fazlası intihara girmez mi?”
“Kimseyi suçlama, suçlanacak biri varsa o da sensin. Sonuçta o sana küçük bir umut verdi, sen ise ona herşeyini verdin.”
“Sahiden herkes yaşar mı yaşattığını ?”
Yeni yılın kendi adıma ilk kitap incelemesi, geçen yıl okuduğum kitaplar içerisinde beni en çok sarsan, en çok etkileyen, hüzünlendiren, tebessüm ettiren, sorgulatan, çeşitli duygular arasında oradan oraya sürükleyen bu ‘tuhaf’ kitaba kısmetmiş…
Lise yıllarından beri, çeşitli zamanlarda kitaplarıyla hayatıma girmiş bir yazar Orhan Pamuk… Bazen
İslam girişimciliği her yerde ve her alanda kendini gösterir . çünkü İslam , kendisinde asla ' kadercilik ' taşımaz ; tam aksine İslam , insana yeryüzünde Allahın iradesini hüküm sürdürme sorumluluğu vererek onu yüceltir ..
VAROLUŞÇULUK VE BULANTI ÜZERİNE YAZILMIŞ BİRKAÇ MAKALE DERLEMESİ AYRICA BENİM BİRİCİK BULANTIM
(sonuna kadar okuyana sürpriz var)
Kısıtlı zamanım yüzünden usta yazarların(:D) yaptığı gibi ucuz metinlerarasılık numaralarından birinin yapıp kendi incelemelerimden bazı kısımları buraya da ekleyeceğim. Postmodernita bunu gerektirir çünkü. Bir çünkü
YouTube kitap kanalımda Afrikalı Leo kitabını yorumladım: youtu.be/2BNzHTVG6ls
Amin Maalouf'u tek cümleyle özetleyecek olsaydım herhalde "Kızgın kumlardan serin sulara sonra yine kızgın kumlara" diye özetlerdim.
Doğu'nun Limanları adlı kendim için tam bir edebi facia olarak bulduğum kitabından
THEBAİ ÜÇLEMESİ #1
Başlamadan: Bu gibi mitlerin bilinmeyen bir şeyi anlatmadığı ve yıllar boyunca dile getirildiği için içerikle ilgili bilgilerle karşılaşmayı da doğal karşılayınız.
Yunan tragedyasının en kuvvetli örneklerinden biri sayılan Oidipus’u duymayan yoktur herhalde. Yunan mitolojisinde önemli bir yere sahip olan bu mit kader
Fakültenin birinci sınıfında ilk önerilen kitaplardan biriydi
Ezilenlerin Pedagojisi . Müzeden fuara, tiyatrodan resim- sanat galerisine koştuğumdan okumaya pek zaman ayıramamıştım. Ama o zamanki düşüncelerimle şu anki düşüncelerim çok farklı. Bu yüzden iyi ki o zaman değil de; şu anda çevremi daha iyi anlamaya ve görmeye çalışırken okumuşum diyorum. Gerçekten
Kaderciliği basit olarak, koşullar ne olursa olsun bir olayın kaçınılmaz bir biçimde meydana geleceğini ileri süren bir öğreti olarak tanımlamamız mümkündür.
Buna karşılık, determinizmi, sadece olayların birbirlerine neden-eser bağıyla bağlı oldukları, dolayısıyla ancak tam nedeni teşekkül etmiş bir olayın eserinin zorunlu olarak ortaya çıkacağı, nedenin kendisini değiştirdiğimizde, söz konusu eserin meydana gelmesinin zorunlu olmadığını savunan bir öğreti olarak nitelendirebiliriz.
Krizippos'un yukarda verdiği örnekle ifade edersek kaderciliğin ne olursa olsun Sokrates'in öleceğini iddia etmesine karşılık, determinizm eğer bir hekim çağrılmazsa Sokrates'in öleceğini söyler. Böyle ce Krizippos'un yukardaki sözleriyle kadercilikle determinizm arasın da bir ayrım yapma çabası içinde bulunduğunu söyleyebiliriz.
Sayfa 353 - İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYINLARIKitabı okudu
Benim konumumun kökeninde kadercilik felsefesi var. Temel savım insanın güçsüzlüğüdür. İnsan tarihin sadece nesnesidir, öznesi değil. Tarihten nefret ediyorum, tarihi süreçten nefret ediyorum.
Kitap, bir oturuşta okunabilecek kısa bir eser olmasına karşın Arthur Schopenhauer, eserinin içeriği ve anekdotlarıyla okuyucuyu yoğun düşünce ve anlamla sürecine yönlendirmiş.
Yazar, pozitif mutluluğun kuruntu ve acının gerçek olmasından yola çıkan ‘’eudaemonoloji’’ yani mutlu olma sanatı kavramı hakkında ‘hayat kuralı’ başlıkları altında,