Artık batmak üzereydi güneş. Son ışık demetleri ağaçların tepelerini altın gibi parlatıyordu. Bu ılık havada, akşam rüzgârı böyle tatlı tatlı eserken, Tica Tete de bahçedeki kokulu kadife gülleri, akşamsefası çiçekleri ve kırmızı karanfilleri suluyordu. Birbirine karışmış çiçeklerin mis gibi kokularına ıslak toprağın kokusu eşlik ediyordu.
Şeytan, Tanrı, ne olursan ol, Melek, Siren,
-Işık, uyum, ıtır, sen kadife gözlü peri,
Tek kraliçem - daha katlanılır bir evren
Sağla bana, daha hafif kıl saniyeleri
...
işte öldüm, işte son kadife çiçekleri
son defneler, baldıranlarla kefenlediler beni
bütün kaçaklar için ince bir melhem oldu benim ölümüm
bütün hoşnutsuzlar yanlarında saklayacak benim ölümümden yayılan kırpıntıları
boğaz tokluğuna çalışanlar
özenle kilitleyecek göğüslerine
benim ölmüş olmamı
hiçbir yaprak damarından
hiçbir su özünden atamayacak beni
ortaya benim ölümüm sürülecek
pey akçesi olarak
tanrıların ölümünü bir üstlenen çıkınca
ama neler olup bittiğini hiçbir âyetten
hiçbir vakit anlamayacak şehrin insanı
...