İyi bir batı eğitimi almış, kültürlü, gezmeyi ve eğlenmeyi seven 19 yaşındaki genç kız, benzer meziyetlere sahip aşık olup evlenebileceği bir erkekle tanışmak hevesiyle yaşadığı İzmir’den çıkıp İstanbul’daki amcasının yanına gelir. Bu arayış sürecinde genç kızın duygu ve düşüncelerini, gelgitlerini, geleceğe dair mutluluk arayışlarını, beklentilerini kendi iç sesiyle aktardığı günlüğünden okuyoruz.
Ana kahramanın savunduğu fikirlere bakınca yazıldığı dönem itibariyle çok cesurca kaleme alınmış bir roman olduğunu düşünüyorum. Toplumdaki kadın-erkek eşitsizliği, kadının ahlaki değerlerine ve sosyal hayattaki yerine çevrenin bakış açısı, gençlerin mutlu bir evlilikten beklentileri, varlıklı ama eğitimsiz ailelerin yaşam tarzları gerçekçi bir üslupla anlatılmış.
️'Feniçka' kitabı ile Salomé'nin kalemiyle tanışmış ve çok beğenmiştim bu kitapta da kendisine hayran kaldım. Biliyorsunuz ki Salomé Nietzche'nin evlilik teklifini kabul etmemiş. Bu tek taraflı aşk hikayesi kitaplara bile konu olmuş. Bir çok ünlü düşünürün hayran olduğu Lou bir çok şekilde anılmış. Örneğin;
.
️“Dönemin ünlü düşünürlerini ayartıp süründürmesiyle meşhurdur”, “Uğrunda döneminin entellektüel çevrelerinin birbirine girdiği; güzelliği ve küstah davranışlarıyla dikkatleri çeken, Nietzsche’nin efsane aşkı”, “Nietzsche’nin evlenme teklifini reddeden, Freud ve şair Rilke’yi de derinden etkileyen kırbaçlı kadın”, “Nietzsche’nin kadın düşmanı olma sebebi…” gibi...
️Tüm bunların sebebi geleneklere uymaması,kendi fikirleri ile yaşaması ve özgürlüğe olan tutkusu. Aslında düşünceleriyle ve bize bıraktıklarıyla anılmalı ama yaşadığımız dünyanın bitmek bilmeyen Kadın-Erkek eşitsizliği..
.
.
️Neyse kitaba geleyim zaten 80 sayfa. Kuşaklar arası farklılıkla 'kadının yeri', "kadının görevi' gibi genç bir kızın yaşadığı yoğun bir aşkı, terk edilmesini ve bu süreçte kendini bulmasını anlatıyor. Keyifle okuyabileceğiniz kısa fakat her sayfası dolu dolu bir kitap.Salomé'nin kitaplarında kendi hayatından esinlendiği söyleniyor.. Herkes sever mi bilmem ama ben bir kez daha hayran oldum düşüncelerine.. Bu tür sevenlere şiddetle tavsiye ediyorum #keyifliokumalar
.
️️" Fakat Benno'nun benim için düşündüğü uğraşlarla mutfağa ve dikiş makinesinin başına yöneldim. Annem de tümüyle hemfikirdi, çünkü sonuçta bu gelecekteki yaşamım için en uygun hazırlık şekliydi "️️
160 syf.
·
Not rated
Duygu Asena'nın bir solukta okunabileceği bir eseriydi. Özellikle deneme dili çok hoşuma gitti. Samimi, akıcı ve duru bir dile hakimdi -ki en güzeli de yıllara göre yazdığı denemelerine tarih eklemesiydi. Ve o tarihlere göre ruh hali, psikolojik gerilimi veyahut yaşamın tecrübeleriyle yeni yeni indekslerden geçirmesiydi.
Kadın,erkek ve toplum,siyaset,spor gibi ritüel günlük maratonları farklı açılardan, kimi zaman bir kedinin,horuzun karşılaştırmasına dahi şahit olduk. Verdiği mesajlar, yakındığı durumlar günümüzde halen karşımıza çıkıyor. Kadın- erkek eşitsizliği, homoseksüel bireylerin dışlanması, evli çiftlerin mutsuz yaşamları gibi toplumsal dinamiklerin üzerinde durması ve öğütlerini tebessüm ederek okudum. İyi ki bu dünyaya bir Duygu Asena geldi.
Şiddetin hiçbir şekilde haklı gerekçesi olamaz...
“İnsan sevince gözü kör oluyor, hatalarını göremiyorsunuz... canımı verebilsem yaşatabilmek için verirdim.” (Eşini 12 yerinden bıçaklayarak öldürme suçundan cezaevinde)
“Ortada yalın bir gerçek var. Gün geçmiyor ki bir kadın, erkek şiddetinin mağduru olmasın. Baskılanan, öldürülen ve hiçleştirilmeye çalışılan kadınların sayısı her geçen gün
Franz Kafka’nın ‘’Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edelim ki?’’ diye bir sözü vardır. Bana göre bu sözün hakkını veren bir kitap. Kitabı okuduğumda kafama bir darbe inmiş gibi hissetmiştim ve tam anlamıyla sarsılmıştım. Kadın-erkek eşitsizliği, ataerkil sistem üzerine düşünmemi ve sorgulamamı sağlayan ilk kitaptır ayrıca ve bu yüzden benim için çok değerlidir. Kitabın yazarı feminist, aktivist ve psikiyatrist Nevâl El Saadavi. Kitap, Mısırlı bir kadın olan Firdevs’in gerçek hayat hikayesini anlatıyor. Saadavi,Kanatır Cezaevi’nde bir grup kadın mahkumun kişilik yapıları üzerine bir araştırma yürütmeye başlar. Mahkumlardan, on gün sonra idam edilecek olan Firdevs dikkatini çeker. Saadavi onunla görüşmek ister ama Firdevs asla kabul etmez. Sonunda idamına kırk sekiz saat kala Saadavi ile görüşmeyi kabul eder. Firdevs, nasıl fahişe olduğunu, onu katil olmaya iten etkenleri, hayal kırıklıklarını, ataerkil bir toplumda kadın olarak var olma savaşını, travmalarını kısaca bütün hayat hikayesini Saadavi’ye anlatır. Kitabı bitirdiğimde öfkeli ve üzgün hissetmiştim ama aynı zamanda Firdevs gibi onurlu, cesaretli ve kararlı. Yazara bizi böyle cesaretli ve onurlu bir kadınla tanıştırdığı için teşekkür ederim.
ŞİDDETE DUR DE!
ÖNSÖZ
Sevgili erkek okurlar, yazdıklarımı lütfen yanlış anlamayın. Ben okuduğum kitapları sizlere tanıtarak, kadınların yaşadığı şiddeti anlamanızı istiyorum sadece. Her erkek böyledir demiyorum, ama böyle erkeklerin de var olduğunu hepimiz biliyoruz. Ben, bu erkekleri size anlatmaya çalışıyorum sadece. Daha önceki incelemelerimde yazdıklarımla
