Daralan Vakitler
Yanakları saçları gözleri yanmış Zehirli gaz bombaları Yılan gibi sokmuş yalamış gövdelerini Ağızları, küçücük dilleri yanmış Bütün Beyrut sapsarı kalmış Sanki ağlamak imkansız Başları Paletlerle ezilmiş babaları
hadi dertleşelim
Bu zamana kadar şidde₺ mağduru olan veya t@ciz vs gibi şeyler uğrayıp konuşamayan kadınlara içten içe sinirlenirdim. Tâ ki geçen yaza kadar.. Neden söylemiyorlar, neden konuşmuyorlar, neden hiçbir yere gitmiyorlar (polis, kadın sığınma evleri vs.) ama insanın bir şeyleri anlamak için yaşaması gerekiyor. Mesela; neden konuşmuyor, neden yardım istemiyor, neden derdini anlatmıyor... Yaşayınca anlıyorsunuz. Anlatamıyorsun ki, nasıl anlatacaksın, ne diyeceksin? Toplumun büyük kesiminde, sen bir şey yapmışsındır, algısı yok mu zaten. Kime anlatacaksın derdini? Yazın ortası, hava çok güzel. Diyorsun kendi kendine ev yakın zaten, yürüyeyim bu gün binmeyeyim otobüse. Yürüyorsun kulağında kulaklıklarınla. Sonra arkanda birisinin varlığını hissediyorsun. Dönüyorsun bakıyorsun, 20-25 yaşlarında bir erkek. Yol tek yön, aynı yere gideceğizdir diyorsun. Sonra onun sana yaklaştığını hissediyorsun. Hızlanıyorsun, seninle beraber hızlanıyor. Önüne geçsin diye yavaşlıyorsun, seninle beraber yavaşlıyor. Birilerini arıyorsun yanlız olmadığını bilsin diye. Etki etmiyor. Sonra sana kabuslarına konu olan o cümleyi söylüyor, merak etme ısırmam. Belki başkasına hafif bir cümle gibi geliyor ama sende o kadar büyük yaralar bırakıyor ki. Bağırarak ağlamak istiyorsun, nefesin daralıyor, bacakların seni taşımıyor, ellerin titriyor. Gözlerinde yaşlar aka aka eve gidiyorsun ve susuyorsun çünkü anlatamıyorsun ki. En başta da dediğim gibi insanların bir şeyleri anlaması için yaşaması gerekiyor, ben yaşadım anladım.
Reklam
Ben kadınım Hani şu bildiğiniz, Ve de bilmediğiniz, Kimi şeytan,kimi melek Kimi çiçek Kimi koyun Etinden,sütünden,derisinden Al nakışlı gömlek edip giyindiğiniz.
Bir adam bir kadın. Istek hayal ve aşk bunları bir gün bir araya getirdi. Kadın istediği kadar söylese de çok dualar ettim diye. Adam biliyordu Tanrı çıkarmadı , o kendiliğinden geldiğini. Adam büyük konuştu. Kadın bir gün görünmez olduğunda bütün açları doyurmak için dua etse de bebekken içtiği anasından ak helal sütü tanrıya geri bağışlayacağını söylese de Tanrı kırgın ve kızgındı. Sevemedi gitti adamı. Her istediğine dilediğini veren tanrı adamı duymazlıktan geliyordu. Kadın gitti. Içindeki aşıklık mı bitti yoksa kendisi mi ortadan kayboluverdi bilemem benden çok tanrı bilir. Bir gün onu elimden aldılar.. kaybedersem seni diye hiç bir planım yoktu. Elimden gelenim yoktu. Gidenim o kadar çoktu ki. Her ilişkimde o da gidecek diye mutlu olamadım hiç. Her görüntüde çirkin bir adam oluverdim her sesimde kaba bir dili kullandım. Ben o kadının ardından şeyler yazıyorum. Onun evli çocuklu olduğunun haberini getiren çevreye sayıyorum. Bu ülkeden adalet sisteminden kavuşma barışma kurumlarının olmadığından dolayı bir su kenarına gelmiş şikayet ediyorum kendi suretime dalıp. masallarda dinlerdim güzel kızlar prensesler kah su içmek için kah biraz serinlemek için göle nehire gider. Ah ben de timsahlar gibi sinmiş bir güzelin suya düşüsünü beklemekteyim. Önce mideme indirip şiirini yazıp okuyunca ağlamak için için için..
Hiçbir şey hoşuma gitmiyor
"Hiçbir şey hoşuma gitmiyor." Otobüste bir yolcu şöyle diyor: “Hiçbir şey hoşuma gitmiyor.” "Ne radyo ne sabah gazeteleri ne de tepelerdeki kaleler. Ağlamak istiyorum." Şoför, "Durağa varıncaya kadar bekle" diyor. "O zaman istediğin gibi ağlayabilirsin yalnız başına." Bir kadın şöyle diyor; "Ben de aynı durumdayım, benim de hiçbir şey hoşuma gitmiyor. Oğluma mezarımı gösterdim, sevdi de uyudu orada, hoşça kal demeksizin. Bir üniversite öğrencisi: "Benim de hiçbir şey hoşuma gitmiyor. Arkeoloji okudum, ama bulamadım taşlarda kimliği. Ben sahi ben miyim?" Ve bir asker şöyle diyor: "Benim de hiçbir şey hoşuma gitmiyor. Beni kuşatan bir hayaleti kuşatıyorum her daim." Asabi şoför söylendi: "İşte son durağa yaklaştık inmek için hazırlanın. Yolcular hep bir ağızdan: "Durağın ötesindekileri istiyoruz, devam et sürmeye!" Ben ise, "beni burada indir" diyorum. "Ben de onlar gibiyim, hiçbir şey hoşuma gitmiyor, lakin ben, yolculuktan da yoruldum." (Mahmut Derviş)
Erkekler de Ağlar
Bir adam ve kadın, Bir sokak başında, Hararetli bir sohbetin ortasında, Kadın bakıyor adama, soru sorarcasına Adamın bakışları “Kurtar beni.” der gibi kadına Kadın sordu adama; Beyefendi,
Reklam
D.A.Ç
insan olmanın her zaman için kendinden başka bir şeye, ya da bir insana-gerçekleştirilecek bir anlama, karşılaşılacak bir insana, hizmet edilecek bir davaya, ya da sevilecek bir insana- yönelmek olduğu yolundaki antik ant- ropolojik gerçeğini anlıyorum İnsan, sadece varoluşundaki bu kendini aşmayı gerçekleştirdiği zaman gerçekten insan, ya da
21 Şubat 2024, 20:24.
Ebrar, artık gerçekten sona yaklaştığımızı hissediyorum. Kendi hayatında kendi hükümlerini veremiyorsun. En ufak bir belirti yok yaşadığına dair. Susadığımı bile hissedemiyorum. Her ne kadar bu ilk düşündüğümde güzel bir şeymiş gibi gelse de çocuğun ağlayışlarını duyamıyorum. Ebrar ben kendimi bildim bileli ağlıyordu o çocuk. Şimdi yokmuş gibi. Sanki bıraktığı tek şey ağlamak değilmiş gibi. Kadın bencillik etmiyor. Edemiyor belki de. Kadın sevmeyi öğrendi Ebrar. Kötülüğünden arındı ama o benim içimdeki şeytandı. Yanlış bile olsa bir yol gösterirdi. Şimdi yollarım kayıp, bulamıyorum yönümü. Pusulası bozuk bir uçak, bir gemi gibi. Ne dersen de ben amaçsız kaldım Ebrar. Sevmeyi bilmiyorum, sevilmeyi bilmiyorum. İnancım kalmadı, umudum kalmadı. Kuzeyin kediciğinin ömrü kalmadı be güzelim... Yaşayamıyorum, nefes alamıyorum, dayanamıyorum, katlanamıyorum, alışamıyorum, başaramıyorum. Ben yoruldum Ebrar, tüm yolları tek tek denemekten. Ben yoruldum Ebrar, ailemi bir araya getirememekten. Ben yoruldum Ebrar, sevipte sevilememekten çok yoruldum.
Ne zaman seni düşünsem yalnızlığım aklıma gelir Bir ürperti gibi derinden derine duyarım çaresizliğimi Nedir bu gürültüler derim, top patlamaları Nedir bu şakaklarımda zonklayan ağrı İçimden dalga dalga boşanan gözyaşları ne Bu hangi nehir ki uzayıp gider alabildiğine Nedir bu ümitsizlik dolu bu kahır dolu yaşlar Bu denizler altında kopup gelen
GECE YARISI YOLCULARI | 16
Oradaydılar, el ele.. Ne sebep olmuştu yataklarına başka birini almaya?? Peki ne engel olabilirdi şu an onların yüzlerine tükürmeye? İçi yanıyordu. Gerçekten içi yanıyordu. Onun içi yanarken, eşi buz gibi bakışlarla ona bakıyor, yanan sigarasını söndürmeye çalışıyordu. Ama izmariti küllüğe değil, komodine basıyordu. 'Salak!' diye geçirdi
Reklam
“bazı şeyler gün ortasında olur. bazı şeylerin hiç gölgesi yok. bazen çok güzel bir arabanın içinde bazen rüzgarda bazen bir kayıkta. ağlamak istersem ağlarım hiçbir sebebe ihtiyacım yok. ağlamak istersem ağlarım. aynada kendi yüzüme öyle şefkatli baktım ki. ağlamak istedim, ağladım. kendimin çocuğuyum. teselli et. kıyafetlerini düzelt. tozlarını
Beni yoran şeyin ne olduğunu bir türlü bulamıyorum. Kendi içim de ki savaşı sanırım kaybettim. Çok eskiden beri ezbere bildiğim bir şarkının notası kadar huzur verici olan şeyin adını unuttum. Şakironun da dediği gibi me çi dît, me çi nedît. Ben sırtımı kendime dayamaktan iki büklüm oldum. Ama yinede kimseye gel sen taşı yükümü diyemedim. Ben insanların iyi niyetinin bile için de bir kötülük olabileceğini hakında var sayımlar yapıyorum artık. Yavaş yavaş aklımın beni tek ettiğini hissediyorum. İyi değilim. Daha önce hiç olmadığım kadar hemde. Sadece anneme sarılıp ağlamak geliyor içimden. Ama annesi için yaşayan bir kadın bunu yine annesi için yapamaz. Yine tek başımayım. Ve tek başına olmanın vermiş olduğu huzurun yanında yorgunluğu iliklerime kadar yaşıyorum. Ne istediğini çok iyi bilip hiç bir şey yapamamanın vermiş olduğu çaresizlik karşında sadece susuyorum. İyi değilim. Birgün tüm bu olanlar için kendimle yüzleşe bilecek kadar aklı selim olurmuyum bilmiyorum. Ama kendimi kendime ettiklerim için hiç bir zaman affetmeyeceğim. Bunu çok iyi biliyorum.
Resim