Bir kadının gittiği, evden belli olur. Kadın giderken düzeni götürür bir kere. Yaşayan ev sarsılır. Ev dediğiniz şey küçük büyük elementlerden oluşur. Kadın olan evde, erkeğin anlayamayacağı bir denge vardır elementler arasında. Erkek her birine vakıf olduğunu düşünse bile, onların nasıl bir uyumla işlediğini bilemez. Kadın gidince evin dokusu bozulur, susuz kalmış çiçeğe benzer, solar. Küçük şeylerin izi silinir. Eşyanın dili tutulur, ev sağırlaşır.
Suzan Defter.
Ayfer Tunç'tan; Dünya Ağrısı, Kapak Kızı, Yeşil Peri Gecesi, Osman, Mağara Arkadaşları, Aziz Bey Hadisesi, Evvelotel-Saklı, Ömür Diyorlar Buna, Bir Mâniniz Yoksa Annemler Size Gelecek ve Kırmızı Azap’tan sonra okuduğum 11. kitap...
Suzan Defter, 127 sayfalık ince bir roman…
Ayfer Tunç’un çok özgün bir çizgisi var. Bunun sadece
"Hiçbir şey hayat kadar şaşırtıcı olamaz. Aşk hariç!"
Sevgili Galip,
Senin hikâyeni yazmak iğneyle kuyu kazmak kadar zordu, ancak seni anlamak ondan bile daha zordu. Kaleme alındığından beri hakkında bir sürü şey yazıldı çizildi, pek çok akademik çalışmaya ilham oldun, seni sevenlerimiz de oldu, senden nefret edenlerimiz de. Seni büyük
''Kestim kara saçlarımı n'olacak şimdi
Bir şeycik olmadı -Deneyin lütfen-''
7 ya da 8 yaşındaydım. O zamanlar nedendir bilinmez bitlenme korkum hat safhadaydı. Aslında nedeni açıktı, gittiğim ilkokulda çocuklar bitlenirdi. Demek ki bite daha uygar bir çare bulunmamıştı :)) Kafalarına sürülmüş gazyağı bağlanmış eşarp ile okula gelirdi kız
Gölge ve Kemik kitabı ne kadar muhteşem ötesi bir kitap olmasa da yine de güzeldi. Şimdi size kitabın neden muhteşem ötesi olmadığından biraz bahsedeceğim.
Ama tabii ki ilk önce incelememi yine 2 bölüm şeklinde yazacağımı söylemem gerekiyor. Daha önceki incelemelerimden bilmeyenler için söylemek gerekirse ben incelememi spoilırsız ve spoilerlı
Ayfer Tunç, edebi diline bayıldığım bir kalem oldu. 3 4 kitabını daha listeye bu vesile ile ekledim. Kendisi aynı zamanda senaristlik de yapmış ve editörlük tecrübesi de olan bir kalem. 2023 yılı itibari hayatta ve çağdaş Türk edebiyatının en iyi temsicilinden diyebiliriz. Yunus Nadi Öykü ödülü ve Yapıkredi yayınları yayın yönetmenliği gibi
Sanırım ifşa sırası bana geldi. Bu iki insanı buradan herkese ifşa etmem gerek artık. Herkes bilmeli, tanımalı. Bu devirde nasıl olur??? görmeli herkes…
Müsadenizle;
Birkaç gün önce, sevgili Mete Özgür’ ün incelemesini (#26941855) okurken aklıma geldi. Hatıralarımı yokladım, bu güzel iki insanı herkese ifşa etmem
Yıllarca "şiir okumayı değil, dinlemeyi seviyorum" diyerek kendi kendimi mahrum etmişim kendi kitaplarımı okumaktan. Evet, bu kitabın yazarı Şükrü ERBAŞ olsa da aynı zamanda benim kitabım. Çünkü şiir çoğu zaman şaire değil, onu hissedene aittir!
Edebiyatın bu en süslü, narin, duygu dolu dalına olan negatif yaklaşımım aslında şiirden çok
"Nereye gider ki padişah," diye sordu Kezban Kadın, "İstanbul gidince?"
Nereye giderse gider. Nereye gitse dört ayağının üstüne düşer onlar. Olan gene bize olur.
Oğuz Atay ağrı kesicilerin artık fayda etmeye başlamaması, çift görme gibi sorunların artmasıyla birlikte artık doktora gitme zamanının geldiğini anlar. Doktora gidince büyüyen tek şeyin onun yalnızlığı ve anlaşılmıyor oluşunun olmadığı ortaya çıkar. Beynindeki virüs de tıpkı onlar gibi büyümüştür. Tedavi için Londra'ya gidecektir. Kendine