BEYAZ LÂLE
Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Bir dünya düşünün; bütün cinsiyet rollerinin tersine döndüğü... Çalışma hayatında çoğunlukla kadınların bulunduğu, ev işlerini yapanların çoğunlukla erkekler olduğu... Bu dünya başlarda eğlenceli gibi gözükse de aslında hem erkeklerin hem kadınların toplum içinde maruz kaldığı tüm psikolojik ve fiziksel şiddeti okuduğumu fark ettim. Bir yanda toplu taşıma şoförleri, şirket yöneticileri, hatta evlenmek için "Evin, araban var mı? Oğlumu rahat yașatabilecek misin?" sorularının sorulduğu kadınlar; diğer yanda dışarı çıkış saatlerine sınırlama getirilen, "Çalışıp ne yapacaksın evinin beyi ol." denilen, baskılara boyun eğmek zorunda bırakılan erkekler... Bunlar hepimize tanıdık gelen durumlar aslında. Ama bu kitabı özellikle kadın/erkek fark etmeksizin karşı cinsin işini hep kolay gören kişilerin okumasını tavsiye ederim. Hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Ataerkil bir toplumda kadın olmak ne kadar zorsa, anaerkil bir toplumda da erkek olmak eşit derecede zor olurdu. Belki içinde bulunduğumuz toplumu bir anda değiştiremeyiz ama bütün zorlukların bize yüklediğini sandığımız dünyadan çıkıp kadın/erkek tüm insanların sosyal alanda ve iş yaşamında zorlandığı noktalar olduğunu kabul etmeli ve birbirimize karşı daha anlayışlı ve yardımcı olabiliriz. Kitabı okuyanlar ne demek istediğimi anlayacaktır. :)
Erkeğin kazak olması alkışlanır, karısına insanca adil ve saygılı davranan, 'kılıbık erkek' damgasıyla yerilir. Kadın ve erkeğin onurlu iki insan olarak eşit konumda olmaları Korku Kültürü şablonunun anlam verebileceği bir durum değildir.
KADINLAR ÜLKESİ
CHARLOTTE PERKINS GILMAN
209 SAYFA
İnsan uzun süre yalnızca bir alana yöneldiğinde beynin kullanılmayan bölümlerinde körelmeler görülmeye başlıyor. Bu yüzden her zaman öğrenmeye devam ederiz biz.
Bir ülke düşünün. Sadece kadınlar, genç kızlar ve kız çocuklardan oluşan. Ataerkil bir zihniyetin, kuralların tam tersi bir ülke. Ve bu
Biyolojik olarak kadın ve erkek eşit olmadığı gibi, biri diğerinden üstün de değildir. Sadece birbirlerinden farklıdır.
Bir bütünün parçası gibi kadın ve erkek birbirinin tamamlayıcısıdır.
Kadin ruhunda kendi potansiyelini aramali ve onu geliştirmelidir. Böylelikle guzel bir geleceğe sahip olacaktır. Kadin ve erkek ne eşittir ne de eşit değildir. Onlar eşsizdir.
Kadınlar ne erkeklerden düşüktür, ne de onlardan üstündür. Onlar insanlığın tamamen farklı iki kategorisidir, kıyaslanamazlar. Onları kıyaslama düşüncesi bile aptalcadır ve kıyaslamaya başladığın zaman, işin içinden çıkamazsın. Neden dünyanın her yerinde kadınlar erkeklerden daha aşağı olarak görülmüştür? Çünkü ancak bu şekilde onları zincirlemek
Kadın erkekle akran değildir, ondan sonrakidir, erkeğin bir parçasıdır, ve yine de ondan daha mükemmeldir. İster Tanrılar erkek uyurken, fazlaca alıp da onu uyandırmak korkusuyla, ondan bir parça almış olsun; ister Tanrılar erkeği ortadan ikiye bölmüş ve kadını onun yarısı yapmış olsun, bölüştürülmüş olan ne de olsa erkekti. O halde kadın erkekle ancak bir alt bölünmede eşit hale gelir. Kadın bir aldatmacadır, ama bunu ancak öbür anda olur, ve aldanan için, öyle olur. Kadın sonluluktur, ama baş angıcında tüm ilahi ve beşeri yanılsamaların aldatıcı sonsuzluğu içinde üstün duruma gelmiştir. Aldanma henüz ortada yoktur. Ama sadece bir an daha, ve insan aldanmış duruma düşer. Kadın sonluluktur, bu cihetle bir ortak isimdir; tek kadın birçoğu demektir. Buna sırf erotikçinin aklı erer, ve erkek bu yüzdendir ki birçoğunu sevmeyi bilir, hiç aldanmadan, lakin sinsi tanrıların oluşturabildiği mest edici hazzı tümüyle içine emerekten. Kadın bu yüzdendir ki herhangi bir terkiple tükenecek gibi değildir, o sonlulukların bir sonsuzluğudur.
#JodiPicoult
#IşığınİkiYüzü 368 sy
“Yasalar siyah ve beyazdır;
kadınların hayatları grinin tonlarıdır”.
“Çocuklar seçim değildir.”
“Anne baba olmak avucunuzda bir sabun köpüğü bulmak ve onu paraşütle atlarken dağlara tırmanırken Savaş alanlarından geçerken korumak zorunda olduğunuzu öğrenmek gibiydi.”
____________________
Merhaba
Arkadaşlar; resmî evlilikte dinle ilgisi
yoktur.
Resmî nikah kadın hakları için onlar mağdur edilmesin.karı kocanın eşit yaşanması için tanınmış yasadır.
Evlenince karı koca arasında maddi ve manevi ayrım yoktur.Hala geri kalmış toplumlarda anne ve baba
kız çocuklarını miras bırakmamakta-
dır.Sonra kadın erkek eşit değil ki.Hergün kadınlar şiddete uğramış toplumda yaşıyoruz.Nikahsiz yaşamak beden sömüründen başka bir şey değildir.Bazı aydın kişiler kadın kısa etektir diye sağlığında ka-
dına mülkiyeti kadın üzerine kaydeder.
Sonra meydana gelen çocukları kimlik veremezsiniz.Çocuk aşağılanır.
Böylelikle çocuk ve kadın ikinci sınıf vatandaşı olur.Çevremde kadını sömüren adam ölünce mirasyedileri anne,baba ve kardeşleri oldu.Çok sevdiğim dediği aşığım dediği eşi perişan sokaksa kaldı.
Aşk geçiçidir.Aşk bitince sevgi ve saygı yoksa herşey biter.
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin.
_Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur.
_Sağlıksız bir zihinle ne
x.com/AnarkoOtonomist...
Evlilik insan doğasına aykırıdır, esas olarak kadınları baskı altında tutmaya yarar ve bir kurum olarak kadınların cinselliklerini özgürce yaşamalarını engeller. Kadın ile erkek arasında aşkla kutsanmamış, doğal olmayan her türlü birlik fuhuştur.