Kendimi parçalayarak, onu sarstım, dişlerimi dudaklarına, parmaklarımı kollarına kelepçeledim ki sonunda gözlerini açabilsin ve burada sadece içindeki güdünün keyfini ağırbaşlı bir şekilde tatmış olsun.
Lâkin o yalnızca eğilmiş ve bu sancılı kucaklamanın arasında inlemişti. “Daha fazla! Daha fazla!” Bir tutku ile kekeliyordu, beni heyecanlandıran, hatta çıldırtan bir tutku ile.
......ben de her bedele karşı onun duygusuzca zevk alan bedeninde bu gerçeği zorlamak istiyordum
İradesizliği; kendinden geçmiş olmanın verdiği zevki zorla almış olmamak, belki de kendisinin de istemediği bir şeyi almamak, aksine belki de kendisinin istemediği, sadece kanının efendisini, içindeki şeytanın istediği bir şeyi almamak
için, yavaşça koltuğa, yatağa kaydırmak istedim.
fantastik biçimde geçen olaylardaki gerçeği anlamıştım.
siyah alevlerini titreyerek hissettiğim gözlere, beni yücelten yüzüne bakmak ve her şeyiyle zevkini çıkarmak için göz kapaklarını kaldırmak istediğinde, şaşkınlıkla göz kapaklarının sımsıkı kapalı olduğunu görmüştüm
Onu öptüm öptüm ve onun içindeki büyük, sıkıntılı, intizar ederek bekleyen dünyanın zevkini çıkarıyormuşum gibi geldi, yanaklarının kor gibi yanan sıcaklığını, tarlalardan yayılan buharın kokusunu, onun yumuşak sıcak göğüslerinin ürperen
toprağa nefes aldırışını duyumsuyordum.