Bu insanlar böyle, hem yaşayamazlar hem yaşatmazlar… Ezmek öldürmek isterler, kadınız biz, ezik olmalıyız, güçsüz olmalıyız, onlara uymalıyız, uymazsak kırarlar, döverler, biçerler, üzülme, her şey düzelecek…
KDG dünyanın en iyi insanı. Öl desem ölecek. Ama o bana öl deyince de benim ölmem gerek. Oysa artık, ‘Öl desem ölecek’ türündeki beraberliklere inanmayacak kadar yaşlıyım.
İnsanlar birbirlerine ‘Öl’ dememeli ve ‘Öl’ deyince de kim se ölmemeli. Kimse, “Öl desem ölür” diye gurur duymamalı. Kimsa kimseden bir şeyler istememeli, beklememeli. Hele hele değişmesini hiç.
Mutluymuşum gibi yapsaydım… Hep “gibi” yapsaydım… Sivri olmazdım… Yapmadım mı? Zaman zaman ben de, mutluymuşum gibi doğruymuşum gibi cesurmuşum gibi seviyormuşum gibi memnunmuşum gibi yapmadım mı?
Daha fazla yapacak gücüm hiç kalmadı artık…
"Merhaba efendim, ben Aliya. Aliya İzzetbegoviç. Bosna-Hersek'in cumhurbaşkanıyım. Sizi Devlet-i Aliyye'nin en güzel şehirlerinden birinden, Bosna Sarayı'ndan, sizin daha sık kullandığınız haliyle Saraybosna'dan selamlıyorum. Bu kısacık sohbetimizde, parçası olduğumuz Avrupa'dan, Avrupa'nın ve Batı'nın
Fıtık Amca, o dolaylardaki sinemalarda oynayan bütün filmleri seyredip “Hazret-i Ömer’in Adaleti” adlı yerli filmi uygun bulup karısına o filmi görebileceğini söylüyor. Necmiye... Genç kadının adı. Gidiyor sinemaya... Fıtık Amcanın içi pırpır... Ertesi akşam erkenden eve dönüyor. Oh, çok şükür Necmiye evde.
— Necmiyaa?
— Efendim.
— Ne yaptın ben
Bugün beni çok şaşırtan ve sinirlendiren bir olay oldu. Tasarımı çok güzel bir düğün davetiyesi gelmiş. Heyecanla açtım, acaba kim evleniyor diye. Çok güzel dini bir söz yazılmış.
Ey Yâr…! Duâ Gibisin Gönlümde. Bilirim, “Besmelesiz” Seversem Eğer Seni, Kabul Olmazsın. O Zaman Şahit Ol Dediğime; Seni İki Cihânda da Sevmeye “Bismillahirrahmanirrahim”
Altına damadın adı, lakin kadının adı yerine "zevcesi hanımınefendi" denilmiş. Hemen sonra anne babalarının adlarına baktım. Anne adları da yok. Sanırım düğün sahipleri sadece erkekler. Burada amaç nedir? Kadına değer vermek mi, değersizleştirmek mi?
Kadınların sesini kısmaya kalkıştınız, şimdi sıra kadının adını kaldırmaya mı geldi?
Burada da bu kafa yapısında olan çok şahıs var, kötü bir fikir vermiş oldum ellerine, ama bu saçmalığı paylaşmak istedim.
Mehmet hüzne bayılıyor... Benim gözlerimde arayıp da bulamadığı hüznü kendi gözlerinde çoğalttıkça çoğaltıyor.
(Artık papatyaların, falların, ıslak gözlerin, hüznün beni hiç ilgilendirmiyor Mehmet. Biraz da gerçeklerle uğraşsan, savaşsan, neyi isteyip neyi istemediğini bilsen. Vazgeçemediğin şeylerden vazgeçebilmeyi öğrensen. Yalnızca hüzünle, aşkla değil, biraz da çevreyle ilgilensen.)
Mehmet zaten hep özgürdü. Ben ise hiç. Evet hiç. (Şimdi bile özgür değilsin kızım, bu kez onun evliliği yüzünden özgür değilsin. Bilenler konuşmuyor mu sanıyorsun arkandan, bilenler damgalamıyor mu seni, bir küçücük evin bir de işin var diye mi özgür sanıyorsun kendini. Her kapın çalmışında, kendi kapısını açıp sana nefretle bakan komşunla, akşam eve dönerken dükkânlarının kapısına oturmuş, sana sırıtık yüzlerle bakan yedek parçacılarla, ah, oh çeken dükkâncılarla mı özgürsün?)
1987 yılında yazılan 185 sayfalık feminist bir kitap ve yazar. Beni ağlattı, güldürdü, kızdırdı, şaşırttı her duyguyu yaşattı. Bu kadar kısa bir kitapta bana her duyguyu yaşatan
Duygu Asena ya teşekkür ederim. Bitirince içimde oluşan boşluk çok kırıcı. Maalesef ki keşke bazı yerleri abartı olsun bu kadar olmasın ya dedirtiyor ama dünya gerçekleri biz kadınları çok yoruyor, hırpalıyor ama savaşan yine biz hep biz. Savaşmaya da devam edeceğiz.
İnsanlar birbirlerine 'Öl' dememeli ve 'öl' deyince de kimse ölmemeli. Kimse, 'Öl desem ölür' diye gurur duymamalı. Kimse kimseden bir şeyler istememeli, beklememeli. Hele hele değişmesini hiç.
Bilmiyor musun ki, ben değişirsem, senin sevdiğin ben değilimdir artık ve sonra beni sevmezsin.
Bu insanlar seni etkilememeli, onlar sen değilsin Nilay. Sen sensin. Devam et, ara, senliğini, mutluluğunu, özgürlüğünü ara. İnsanları tanıyorsun, tanıdıkça yıkılma, ezilme... Aksine doğrul, kalk. Sen o beğenmediklerinin önünde ezilme, onlar gibi olma. Onların kötülüğünü içinde taşıma Nilay. Güçlü olduğuna inan. Bizim durumumuzun çözümü bu Nilay, güçlü olduğuna inan.
Bir cam kavanozda yaşamışlığımla, beynimin içindeki tüm güzel hayallerle, o hayallerin yıkılışındaki şaşkınlığımla... Kendi kendimle çok güzel eğlendim.
....
Porno ve Kadınların Kendi Bedenlerini Metalaştırması Üzerine
Moderm Kültürü Zehirleyen Uğursuz Eğlence
Öncelikle yazıya geçmeden önce şunu belirtmeliyim ki burada anlatılan her şey kendi düşüncem ve kendi çıkarımlarımdır.
Bu konuyu uzun süredir düşünmüş biri olarak bir yazı yazmaya karar verdim.
Çünkü çevremden gördüğüm kadarıyla insanlar
İnsanlar birbirlerine 'öl' dememeli ve 'öl' deyince de kimse ölmemeli. Kimse, "öl desem ölür" diye gurur duymamali. Kimse kimseden bir şeyler istememeli, beklememeli . Hele hele değişmesini hiç.