Atatürk'ün Adalet'i... Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile birlikte odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu. Penceresinden gözüken Kurtuluş Parkına bakarak
Kimse kimseden birşeyler istememeli,beklememeli.Hele değişmesini hiç.Bilmiyor musun ki ben değişirsem, senin sevdiğin ben değilimdir artık ve sonra beni sevmezsin.
Reklam
Sevgili kitap dostlarım, D & R' daki 5 TL kampanyasını gözlerimle görmek için Forum İstanbul mağazasına gittim ve hayal kırıklığına uğradım. dr.com.tr/Kataloglar_/Bu-... adresindeki kitaplardan Forum İstanbul mağazasında maalesef yoktu. Öylesine indirimli gibi 3-5 kitap konulmuştu. Geçen yıllardaki gibi 5 TL
BİR AŞK HİKAYESİ New York Grand Central tren istasyonunun danışma bürosunun üzerindeki saat, 6'ya altı dakika kaldığını gösteriyordu. Uzun boylu ve yanık yüzlü teğmen, tam saati anlamak için gözlerini kırptı. Kalbi, kendisini şaşırtacak denli hızlı çarpıyordu. Altı dakika sonra, on üç aydır yaşamında son derece önemli bir yer kaplayan, hiç
Sayfa 117Kitabı okudu
184 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kesinlikle her kadının,her erkeğin okuması gereken bir kitap.Duygu Asena kitabın adına ''Kadının Adı Yok'' demiş, evet gerçekten de kitaptaki kadının adı yok! Sokakta,evde,iş yerinde,okulda,arkadaş ortamında her yerde var bu kadınlar her yerde varız.Önce baba baskısı , ardından koca baskısı , sonra iş hayatında mobbinglere maruz kalan kadınlar... Bir de üstüne diğer kadınların baskısı...Kadın olmayı en güzel şekilde anlatmış bu kitap.Yazacak, anlatacak o kadar şey var ki kitap hakkında ama okumanız çok daha etkileyecektir.
Kadının Adı Yok
Kadının Adı YokDuygu Asena · Doğan Kitap · 20136,5bin okunma
Sağımızda bir aile otururdu. İfakat'tı kadının adı. Kocası gezgin satıcıydı. Adam akşamları eve gelince, arabayı bir köşeye çeker, ondan sonra da başlardı günlük görevine. Bu görev, karısına dayak atmaktı. Öyle, odanın içinde dövmezdi karısını, sokakta, avluda, nerde yakalarsa orda. Çocuklar için bir eğlenceydi bu. Daha adam karşıdan gözükür gözükmez, çocuklar kapının önüne birikirlerdi. Adam arabayı duvarın dibine koyar, ondan sonra girişirdi karısına, Zavallı İfakat Abla da, iyiden iyiye akortlanmıştı, sessiz sessiz dayağını yer, kocasının arzusunu yerine getirdikten sonra, arabanın üzerindeki meyveleri içeriye taşımaya başlardı. Anam, - Avradın çocuğu olmuyor da, herif ondan dövüyor, derdi. Eh işte, çocukları olanlar bir başka türlü, olmayanlar bir başka türlü. Yine anam, - Bu avrada da dayak amma yarıyor ha, derdi. Gerçekten de öyleydi. Bol şalvarının altında bile diri kalçaları, yürürken tir tir titrerdi. Belki de istese şöyle bir el itişiyle yere devirebilirdi kocasını, ama ah şu saygı denen şey... Kocaya saygı, hiçbir zaman bu kadının elini kullanmasına izin vermezdi, O el ki, kocaya kalkan el, öteki dünyada firil firil yanan bir odun olacaktı. Sert odundan yapılmış adamlara, öteki dünyada bir şey yok muydu acaba?
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.