- Peki, ya insan neydi? (Olduğuna kendini inandırdığı şey.)
''Havada, karada, suda hep büyükler küçükleri yutuyordu.''
Reklam
Ortadoğu'da ölüm, kadının eski bir dostudur.
Sessizlikten ve toprak kokusundan başka hiçbir şey duymadı. Altındaki yer ipek gibi yumuşak oldu. “Bu kefen olmalı,” dedi. Başının üzerinden gelen öfke­li sesler duydu, sanki iki adam kavga ediyordu. İçlerinden biri ismini anarak, ''mezarın işkencesini'' çekmeden hemen cennete gitmesi gerektiğini söyleyene kadar neden kavga ettiklerini anlamamıştı. Ama diğer adam buna katılmıyordu; az da olsa bir süre işkence çekmesi gerektiğinde ısrar etti, doğrudan cennete gidemezdi. Mezar işkencesinden herkes geçmeliydi. İlki, işkenceyi hak edecek hiçbir şey yap­madığını, kocasına yüzde yüz bağlı kaldığını söyledi. İkinci­si ise beyaz baş örtüsünün altından saçının göründüğünü, saçlarını kınayla kızıla boyadığını, elbisesinin altından kına­lı topuklarının göründüğünü ileri sürdü. Kırmızı topuklarının kasabadaki birçok er­keği baştan çıkardığında ısrar ederek atışmayı sürdürdü. Aralarındaki tartışma bütün gece sürdü. Yüzü yerde, ağ­zı ve burnu toprağa dayalı olarak bütün gece bekledi. Nefe­sini tutarak ölmüş gibi yaptı. Ölmediği anlaşılırsa işkencesi uzatılabilirdi, onu ancak ölüm kurtarırdı.
Burada da lüks olmadan, DÜŞÜNÜN!
Burada başkaları hakkında düşünmek bir lüks.
Seviyorum o kadının ayak bastığı aşağılık toprağı, daha aşağılık olan ayakkabısını ve en aşağılık olan ayağının değdiği yeri. Eğer seviyorsam bozmalıyım yeminimi, ama bu da vefasızlığın en büyük kanıtı değil mi? İyi de nasıl gerçek bir aşk olabilir böyle uygunsuz bir girişim? Aşk hazırda bekleyen bir iblis, bir şeytan. Acı veren bir melek yoktur aşktan öte.
Sayfa 22 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
NOTLARIM: Devlet adamı, politikacı, siyasetçi…Hangisi olmalı? Hukuk hayatında ve kültürel alanda yapılan değişimlerin önemi Devleti yaşatmak için Anadolu’ya geçiş zorunluluğu
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.