Daha fazla mutfak eşyasının kırılması, ayak kayması, boğuşma; annesinin nefessiz kalmış ancak çaresiz ve ısrarlı sesi:
"Yapma... Hayır, oraya vurma... İçimde bir bebek var..."
Ölülerimizi “sık kullanılanlara” ekliyoruz.
Ölülerimize ölülerimiz ekliyoruz.
Şans eseri yazmıyorsa adımız bir sayaçta
Birhan, ben bunu hep “antisayaç” olarak okudum
Yani sayılamayan, sayılmasın hiç aman
Sahi biz kaç darbeden sonra ölülerimiz oluyoruz.
Erkek ve kadın, iki farklı hayvan.
Ve kuraldır öldürür hayvanlar âleminde güçlü
Bir kitap size kendini aşık edebilir mi. John Verdon yazmışsa bu mümkün.
Çılgın ve asi dedektifimiz Gurney yine iş başındaydı. Kitabın kapağında Gözlerini Sımsıkı Kapat denilse de siz gözünüzü dört açın. Kaçıracağınız ufak bir ip ucu olaydan kopmanıza neden olur. Olayın işleniş tarzı ilk kitaptaki gibiydi. Kitabın başı bol betimlemelerle dolu
Çekiçle kafasına vurarak öldürmek, 6 ay şikayet etmedi diye kadına yıllarca cinsel saldırıda bulunan ve işkence eden adamın cezasını azaltmak... Her gün çok daha korkunç şiddet ve kadın cinayetleri ile karşılaşıyoruz. Bu şiiri de bu kadın cinayetlerine, şiddetine dikkat çekmek için tekrar yayınlıyoruz. Yeter artık yeter!
*
Ölülerimizi “sık
yan yana dizilmiş onlarca koşu bandı. hepsinin üzerinde birbiriyle yarışan ama aynı yerde duran kadınlar. aynı numara saç boyası, aynı marka ayakkabı, aynı kesim eşofman altı. hepsinin önünde aynı mp3 çalar, hepsi aynı şarkıyı çalar: "bu mp3 çalar değil, ipod!", "bu farklı".
dolaplarda, pardon "locker"larda aynı
Kitaba başlarken inceleme yazmayı düşünmüyordum, demiştim ki kitap zaten kısa inceleme yazmayayım ama yanılmışım dolu dolu geçti sayfalar. Yer yer düz yazı şiire dönüştü, şiir düz yazıya... Sıkıldım okurken bunaldım, bir de ağladım... Gerçekten ağladım çünkü kanayan yarama tonlarca tuz döktü ... Sizinle de paylaşmak istiyorum bitirdiğim saatten