Bazı ülkelerin kadınlara oy hakkı verme tarihleri:
Yeni Zelanda=1893 Avustralya=1902 Finlandiya=1906 Norveç=1913 Amerika=1920 İngiltere=1928 Türkiye=1934 Fransa=1945 Belçika=1946 İsviçre=1971 Kuveyt=2006
Platon ve epikros'tan bu yana cinsel eşitliği savunan ilk erkek filozof olarak Mill, kadın hakları için kampanya yürüttü ve 1866'da kadınlara oy hakkı verilmesi için teklifte bulunan ilk milletvekili oldu.
Sayfa 256Kitabı okudu
Reklam
Finlandiya, kadınlardan da en az erkekler kadar faydalanıyor: Kadınlara oy hakkı tanıyan ( Yeni Zelanda'dan sonra) ikinci ülke ve benim ziyaretim sırasında başkan bir kadındı.
Sayfa 104 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
LAİKLİK;
ATATÜRK’ÜN TÜRK MİLLETİNE OLDUĞU KADAR İSLAM DİNİNE EN BÜYÜK, EN HAYIRLI HİZMETİ ve ARMAĞANIDIR... SORU: "-Türkçe hutbe okunması, Lâiklik esasının kabulü ve Anayasada bu yönde değişiklik yapılması ve 1222 Sayılı Kanunla Anayasadan dine ait maddelerin çıkarılması daha sonra mıdır ve bunlara neden ihtiyaç görülmüştür? CEVAP:"-Elbetteki bu
Sayfa 55 - Kazancı KitapKitabı okudu
İngiltere’de kadınlara oy hakkı ancak 1918’de verildi. O da herkese değil. Sadece otuz yaş üzerindeki, kendisi veya kocası ev sahibi olan, yıllık kirası 5 sterlin olan bir mülke sahip ve İngiliz üniversitelerinden mezun olan kadınlara…
Sayfa 151 - MostarKitabı okuyor
“Kadın insan değildir”
16. yüzyıl Avrupa’sındaki hukukçular, cinayete ilişkin yasaların kadınlara ve erkeklere eşit biçimde uygulanıp uygulanamayacağı üzerinde tartıştılar. Hatta işi “kati surette söylemek gerekirse, kadın, insan değildir” demeye kadar vardırdılar. 19. yüzyılda, daha geniş erkek gruplarına oy hakkı tanıyan yasalara ilk defa “eril” kelimesi eklenmeye başlandı, çünkü kadınlar, o zamanki yasalarda geçen kişi sözcüğünün kadınları da kapsayacak biçimde yorumlamaya ve yasada öngörülen miktarda mal varlığına sahip olduklarını göstererek oy vermeye kalkıştılar.
Sayfa 151 - 4.Bölüm: Fikirler, idealler, normlar ve yasalar; Kadınların ve erkeklerin doğası ile rolleri
Reklam
Seçme hakkı ve imkânı olmayan “seçimlerde” oy vermek bir haktan çok, belki bir ödev veya mecburi devlet hizmeti sayılabilir. Bu anlamda Türkiye’de kadınlara oy hakkının 1930 veya 1935’te değil, bütün Türk vatandaşlarıyla birlikte, 1950’de verilmiş olduğunu kabul etmek daha doğru olur.
Zengin ülkelerdeki sosyal eşitsizlik ,eşitsizlik doktorinlerine inancın sürmesi sayesinde hayatta kalabiliyor ve yaşadığımız toplumun ideolojisinin büyük bölümünde yanlışlıklar olabileceğini fark etmek insanları hayrete düşürebiliyor. Tıpkı kölelik zamanında çiftlik sahibi ailelerin kölelere sahip olmayı doğal gördüğü gibi ya da tıpkı kadınlara eskiden oy hakkı verilmemesinin "doğanın bir kanunu" olarak görüldüğü gibi ,günümüzdeki çok büyük eşitsizliklerin çoğu da normalliğin fotoğrafı içinde kendine yer buluyor.
İnsan hakları
Fransa'da kölelik nihai olarak 1848'de kaldırılabilirken, kadınlara oy hakkı ise ancak 1944'de tanınabilmiştir.
Atatürk kadınlara seçme-seçilme hakkını veren ilk lider değildir.
İşte çeşitli ülkelerin kadınlarına oy hakkı verilen tarihlerden birkaçı: Yeni Zelanda 1893 Avustralya 1902 Finlandiya 1906 Norveç 1913 Amerika 1920 İngiltere 1928 Türkiye 1934 Fransa 1945 Belçika 1946 İsviçre 1971 Kuveyt 2006
Kuzey Yayınları
Reklam
Bu bir fantezi
…Adamlardan biri oy kullanan bir kadını yatağa atmayı düşünen olup olmadığını sordu, herkes hayır dedi. Başka bir beyefendi ekledi “oy kullanma hakkını alsalar bile birinin kendileri de yatacağım anlamına gelmeyeceğini biri bu kadınlara söylemeliydi”. Oy hakkı talep eden bir kadın için en iyi tedavinin iyi bir sağlık hizmeti olduğu konusunda herkes fikir birliğine vardı……(çev., Selim Yeniçeri)
Sayfa 198Kitabı okudu
"Demokratik ' Avrupa'da henüz kadınlara oy hakkı verilip verilmemesi gerektiği bile tartışma konusu olmasına karşın,Bolşevikler kadınlara oy hakkı tanımakla kalmamış,diğer alanlarda da kadın-erkek eşitsizliğinin nesnel zeminini kaldıracak adımlar atmışlardı.
Mustafa Kemal'in 1923 yılının Ocak ayında gazetecilerden birinin, Halide Edip'i milletvekili olarak görebilecek miyiz sorusuna, şu an kanunda bununla ilgili bir durum olmadığını, elli bin erkek nüfusa bir vekil verildiğini, ayrım yapmaksızın elli bin nüfusa bir vekil verilirse o zaman kadınların da söz konusu olup seçme ve seçilme hakkı
Sayfa 339 - Genç BirikimKitabı okudu
Satyagraha - Gandi ve Cinnah
Hindistan'daki İngiliz' idaresinin en güçlü yerli muhalifi olan Mahatma Gandi, alışıldığın dışında bir biçimde sömürgeciliğe karşı çıkıyordu. Şiddetten değil ahlaktan güç alıyordu. Gandi'nin hayatı, kendisi için ders niteliğindeydi. 20. asrın inandığı gibi yaşayan ve inandıkları ile yaptıkları arasında tutarsızlık olmayan sayılı
Satyagraha: atyāgraha veya "gerçeğe sıkı sıkıya bağlı kalmak" veya "gerçeğin gücü", şiddet içermeyen direnişin veya sivil direnişin özel bir biçimidir. Satyagraha uygulayan biri satyagrahi'dir.
Yurtbilgisi derslerimi, Atatürk'ün de ilgisi ve önerisi üzerine okul kitabım olan "Instruction Civique" ve diğer yabancı dilde bu konu ile ilgili metinlerden çeviriler yapıyor ve Türk kanun metinlerini de okuyarak hazırlanıyordum. Bir ders uygulaması olarakta yürürlükte olan Belediye kanununa göre kız ve erkek öğrencilerime seçim denemesi yaptırmıştım. (Mart 1930) Sonunda da bir kız arkadaşlarını Belediye başkanı olarak seçince III. sınıftan Selahattin (No: 173) adında bir öğrencim, elindeki kağıdı okuyarak itiraz etti. Çünkü yürürlükteki kanunda yalnız erkekler oy verebilir ve seçilebilirdi. Ben bu ayrılığı hiç düşünmemiştim. Bu konu, Atatürk'ün çevresinde konuşulup tartışıldıktan sonra Hükümet'in önerisi üzerine bir yıldır Mecliste müzakere edilmekte olan Belediye kanunu, kadınlara da oy ve seçilme hakkı tanıyarak kabul edilmiştir.
318 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.