Platon, erkekler kadar kadınların da devleti yönetebileceğini düşünüyordu. Çünkü yöneticilerin şehir devletini akla dayanarak yönetmesi gerekiyordu. Kadınların erkeklerle aynı eğitimi alıp çocuk bakımı ve ev işlerinden kurtulmaları halinde aynı akla sahip olabileceğine inanıyordu.
Sultan Abdülhamit...
"Beş sene önce İslam dünyası için pek çok ülkede kutsal sayılan ve kadınların giymeye mecbur olduğu çarşafı Halife sıfatıyla, İslama uygun olmadığı gerekçesiyle yasaklamıştı.."
Reklam
Sümerliler bu Tanrılar dünyası ile ilgili pek çok hikâye geliştirmiş, şiirler yazmış, ilahiler bestelemiş, törenler düzenlemişler. Bu törenler genellikle "Tanrı Evi" adı verdikleri mabetlerde yapılıyordu. Buralarda törenleri düzenleyen, çalgılar çalan, şarkılar söyleyen birçok rahip ve rahibe vardı. Rahibelerin bir görevi de genel kadınlık yapmaktı. Mabette seks doğaldı. Yalnız rahibelerin diğer kadınlardan ayrılmaları için başlarını örtmeleri gerekti. İÖ 1500 yıllarında bir Asur kralı, yaptığı kanunla, yasal seks yaptıkları düşüncesiyle olsa gerek, evli ve dul kadınların da başlarını örttürmüş, buna karşın kızların, kölelerin, sokak fahişelerinin örtünmesini yasaklamış. Örtünürlerse ceza var. Bu gelenek Yahudilere geçmiş. Kadınlar evlenince saçlarını tıraş ettirip bir örtü veya bir perukla kapamışlar. Bu İslamiyete erkekten kaçma şeklinde sokulmuş. Kur'an'da bu zorunlu olarak gösterilmiyor. Hele çocuk yapma çağı geçmiş kadınların örtünmesine gerek olmadığı yazılı. Örtünene cennet, örtünmeyene cehennem de yok! Hatta, "En iyi örtünme imandır" deniyor.
Anlamış , kadınların bir başka dünyası olduğunu.
Arzuhan Doğan Yalçındağ, TÜSİAD'ın ilk kadın başkanı oldu. Aydın Doğan'ın en büyük kızıydı. (2007'den 36 yıl önce Türk Sanayicileri ve "İş Adamları" Derneği kurulurken, ilerde bir gün kadınların da iş dünyasında işveren seviyesine gelebileceğini tahmin etmemişlerdi. Kadın başkan olunca "işadamı" kelimesinden kurtulmayı düşündüler, TÜSİAD'a uygun olsun diye "Türk İş Dünyasının Sesi gibi, "Türk İş Dünyası Sanayicileri" gibi alternatif isimler tartıştılar, baktılar ki komik oluyor, vazgeçtiler, "işadamları" olarak bıraktılar, ancak 2017 yılında Derneğin adı Türk Sanayicileri ve İş İnsanlan Derneği olarak yeniden değiştirildi.) Patronlar camiası Tayyip Erdoğan'ın hışmına uğramamak için daha düşük profilli bir döneme girerken, AKP sendikalara el attı. Tayyip Erdoğan habire "biz partimizi Tes-İş salonlarında kurduk" diyordu, Tes-İş başkanı Mustafa Kumlu, Türk-İş başkanı oldu. Aralarından su sızmıyordu. Hak-İş zaten AKP'nin zihniyet kardeşiydi, özellikle AKP'li belediyelerde çalışanların Hak-İş'e üye olması, olmazsa olmaz gibiydi. Memur sendikalarında da benzer bir durum yaratıldı. Memur-Sen'in AKP iktidara gelene kadar sadece 40 bin üyesi vardı. AKP iktidara geldi, Memur-Sen'in üye sayısı 500 bine fırladı! Memur-Sen'i KESK'in karşısına dikmişlerdi. Senden-benden başlamıştı. AKP yanlısı sendikaya üye olursan, yürü ya kulum deniyordu, AKP karşıtı sendikaya üye olursan, ilk fırsatta kapının önüne konuyordun.
Fetna Ayt Sabbah'ın da belirttiği gibi, hurinin esas özelliği, "mü­mine verilmiş bir eş" olmasının ve "bakışlarını yalnızca eşine çevir­miş" ve "iyi huylu" olmasının vurgulanmasının da ortaya koyduğu üzere, yeryüzü kadınlarının "fitne" yaratma ve "itaatsizlik etme" ni­teliklerini taşımamasıdır. Bu, gerçekten de erkek fantazisinin sonu) isteği olan, kadınların yaratabileceği her türlü "bozgunculuk" ve muhtemel aşağılanma ya da cinsel yetersizlik korkularının bulun­madığı bir mutlak uyum dünyasıdır! Böyle bir uyum dünyası, ger­çek yeryüzü kadınlarıyla değil, ancak özgür iradeden ve yıkıcı zeka­dan yoksun huri kadınlarla mümkün olabilir. İster Arap Yarımadası'nda, isterse Eski Yunan'da olsun, erkek fantazisi hep aynıdır: Kadının, erkeğin kendi eliyle biçimlendirip can verdiği, yani özgür iradeden ve öznellikten yoksun, tümüyle erkek dene­timi altındaki bir Galatea olması!
Reklam
Şu anda bulunduğu noktadan geçmişe baktığında, tanıdığı eski dünya; karanın, denizin ve gemilerin dünyası, denizcilerin ve canavar kadınların dünyası ne kadar da küçük geliyordu ona. Bir yandan eski dünyası, yeni dünyasına karışıyor ve genişliyordu
Şiddete hayır
Sahi mi?ben sadece bizim oralarda dayak yenir sanıyordum.ama artk bütün dünya kadınları bu konuda mücadele ediyor.kadinlar artık iş dünyası ve siyasette giderek yükseliyor.dunya parlemantolarinda sandalyelerin yüzde on beşi kadınların elinde,korkma Pembe,kadın daima güçlüdür,bir gün bütün bunlar tarih olacak
Sayfa 140
“Cecilia Payne’in bulguları bugün bildiklerimize çok yakındı.Başta bilim dünyası bazı konularda ona karşı çıktı. Ancak sonrasında yalnızca Güneş'in değil, evrendeki diğer yıldızların da çok büyük oranda hidrojen içerdiği onaylandı. Bir süre sonra Harvard Universitesinin ilk kadın profesörü ünvanını alan Payne, yıldızların ve evrenin yapısının daha iyi anlaşılmasını sağlayacak çalışmalar yaptı. Ayrıca kadınların bilim dünyasında hak ettikleri konumlara gelebilmesinin önünü açtı.”
HEGEL
""Erkekle kadın arasındaki fark, hayvanla bitkinin farkı gibidir.' diye yazmıştı. Hayvan erkeğin özelliklerine, bitki de kadınınkilere yakındır. Çünkü kadın daha çok, duygunun belirlenmemiş tekliğini kendi ilkesi yapan sakin bir gelişme gösterir. Yönetimin başına kadınlar geçmişse, devlet tehlikede demektir, çünkü kadınlar genel isteklere göre değil, rastlantısal eğilim ve görüşlere dayanarak karar verir. Kadınların eğitimi her nasıl oluyorsa, daha önceki bilgilerin edinilmesiyle değil, deyim yerindeyse tasavvur etmenin havası içinde, hayatı yaşamak yoluyla gerçekleşir. Oysa erkek konumunu düşüncelerle haşır neşir olarak ve teknik çabalar harcayarak edinir."
Sayfa 415Kitabı okudu
Reklam
... deniz dibindeki karanlık dünyanın kadınların dünyası olduğunu çok iyi biliyordu.
Sayfa 68 - Can Yayınları, 9. Basım, Eylül 2022, İstanbul
Hiçbir insan kapatmamalıdır manzaramızı; tutunabileceğimiz bir kol olmadığı gerçeği ile, çünkü bu bir gerçek, yüzleşebilirsek, yalnız başına yol aldığımızı, ilişkimizin sadece erkekler ve kadınların dünyası ile değil, gerçeklerin dünyası ile olduğunu bilirsek, o zaman fırsat doğacak... ... Ama şuna inanıyorum ki, bizler onun için çalışırsak gelecektir, ve yoksulluk ve karanlık içinde bile olunsa, böyle bir çalışma yapmaya değer.
Sayfa 124Kitabı okudu
“…Bu girdaplar ve zirveler dünyasında tek başıma dolaşacak yaşta değildim, kıyıdan seyrettim ummanı… Dünyam romanların dünyasıydı, Ekmekçi Kadınlar’ın, Tunçtan Kızlar’ın, Simon ve Mari’lerin dünyası… Kuklalarla dolu bir dünya. “
Garip bir mekandı. Gerçeklik dünyası ile ölüler diyarı arasındaki geçici bir yer gibi, pusluydu. Havanın açık ya da kapalı olduğu günlerde, gündüz ya da gece, aynı puslu hava varlığını koruyordu. Aomame oraya her gidişinde, kendisinin yolunu şaşırmış bir varlık, düşüncesiz bir misafir olduğu hissine kapılıyordu. Burası özel izin gerektiren bir kulüp gibiydi. Burada yaşayan kadınların yalnızlığıyla, Aomame'nin yalnızlığı tür açısından farklıydı.
Sayfa 301
Yapılan araştırmalar kadınların koku konusunda erkeklere göre çok daha fazla hassas olduklarını göstermiştir. Bu hassaslık iki noktada çok işe yaramaktadır. İlk olarak kendisine eş olarak seçeceği erkeğin, doğacak yavru için en uygun genlere sahip olmasını sağlamaktadır. Ayrıca yavru doğduktan sonra onunla kurulacak olan bağ ve iletişim için de çok önemlidir. Aslında ikinci bahsettiğim konu hayvanlar dünyası açısından olmazsa olmaz bir meseledir.
Sayfa 164Kitabı okudu
Resim