Kitabı gerçekten büyük bir kafa karışıklığı ile bitirmiş bulunmaktayım çok fazla duygu ve düşünce içine girdim hatta inceleme yazmak için biraz daha beklesem mi diye düşündüm ama baktım ki zaman geçtikçe benim düşüncelerim daha da karmaşık bir hal alıyor, hemen yazmalıyım dedim.
Öncelikle kitabın isminden başlamak istiyorum orijinal ismi
"Dünlerim benimle birlikte yürüyor. Onlar adımlarını bana uyduran ve omzumun üzerinden beni izleyen gri yüzler."
Hayatının yükünü bütün ağırlığıyla sırtında taşıyan bir adamın hikayesi..
Kendini, kendine açmıştı. Dinleyici de konuşmacı da kendisiydi. Neyin nerede yanlış gittiğini, sorunun nerede başladığını çözmeye çalışıyordu. Bunun
“İçimde dışarı çıkmak isteyen bir şey vardı, ben onu yaşamaya çalışıyordum yalnızca. Neden böylesine güçtü bu?”
İnsanın en zorlu yolculuğu, kendi içinde, kendini bulmaya dair yaptığı yolculuktur. Çünkü dinlenmeyle geçiştirilecek fiziksel yorgunluğun ötesinde, arayanın gücüne ve soluklanabilmesine göre giderilmesi zor bir manevi tükenme söz
“Allah yaratırken bana sormadığı hâlde neden beni sorumlu tutuyor?”
‘Diyanet Kitaplık’ diye bir kütüphane var, bilmem duydunuz mu. Diyanet Bakanlığı tarafından geliştirilmiş telefonlarımıza indirebileceğimiz bir mobil kütüphane. Çokta zengin bir içeriğe sahip olmasada ihtiyacınızı bulabilirsiniz. İşte bende bu kitabı bu uygulamadan okudum.
3 kuşak 3 kadın, anneanne, anne ve kızının anlatıldığı kısacık ama içinize işleyecek bir kitap. İlk başta ben ne okuyorum diye kafa karışabilir. Ya da bana özel bir kafa karışıklığı olabilirdi :) Yine de kolaylık olsun diye okuyacaklar için yazalım anlatanları sırayla; anneanne, anne ve torun.
İlk anlatıcı anneanneyi tanıyalım;
Ben Sabiha.
spoiler!!!!!
Eser Buendia ailesinin oluşumu ile başlıyor. Ursula ve simyacı olan J.A. Buendia amca çocukları olmalarına rağmen evleniyorlar. Bu ensest ilişki tarzı yüzyıl boyunca tüm aileyi etkisi altına alıyor. Ursulanın korktuğu sonunda başına geliyor. Teyze- Yiğen ilişkisinden domuz kuyruklu bir bebek dünyaya geliyor. Karakterlerin isimleri
Bir kitap düşünün, aşkı en güzel ve en acı haliyle anlatsın. İçinde ihanet olsun, kafa karışıklığı olsun. Şehvetten uzak ve aşkı alelade bir bedene sahip olmayı reddeden hisler olsun. Birbirlerinin gözlerine, yüzüne bakarak her şeyi okuyan, anlayan ruhların aşkı olsun. Birbirlerini sadece mutlu etmek için çırpınan, karşılık gözetmeksizin
KAR : İnancın ve inançsızlığın kitabı.
Nereden başlamalı anlatmaya ?
Her şeyden önce Orhan Pamuk okumaya direnmek demek , bir önyargı uğruna bu ülkeye ait birçok hakikatten mahrum kalmak demektir. Görüşlerine katılmayabilirsiniz ama rica ediyorum önyargılı olmayın ve okuyun yazarın kitaplarını.
İNANMAK YA DA İNANMAMAK
Her görüşten insanın
YouTube kitap kanalımda bu kitabı önerdim: ytbe.one/b1teQgT1toE
Ali Şeriati'nin bir zamanlar dediği gibi bu sefer sizi ben rahatsız etmeye geldim.
Öncelikle günaydın, sistemin masalına kısa bir süreliğine ara vermek isterseniz, hoşgeldiniz.
Cemre Demirel (blogger adıyla Michael Sikkofield), ilgi alanları olan din, felsefe ve