"Yani o cani etrafta dolaşıp insanların kafalarına kurşun sıkarken, bir yandan da çiçekli çocuk şarkıları mı söylüyormuş?" "Evet, aynen öyle. Melek gibi gülümsüyor ve kız sesi gibi ince sesiyle öyle şarkılar söylüyormuş. Bunu duyan insanlar asla unutmamışlar onu..." Angelidis bir an sustu, sonra, "Sana onun hakkında bilmen gereken bir şey daha söyleyeyim," diye devam etti. "O herifin içinde iki kişilik var. Biri her konuda kararlı, diğeriyse tam bir zırdeli."
Koridor Yayıncılık, Çevirmen: Enver GünselKitabı okudu
Okurken hep piyanist geldi gözümün önüne
Tanrı beni affetsin. Onları sıkıştırıyorlar, biliyor musun? Gereğinden fazla kişiyi içeri sokuyorlar. Eğer sağlıklı erkekler varsa onları sona bırakıyorlar, ardından ite kaka diğerlerini sıkıştırsınlar diye içeri girmeye zorluyorlar. Sonra kapıyı kapatıyorlar; hiçbir şey- den şüphelenmesinler, yıkanacaklarını sansınlar diye odaya duşbaşlığı
Reklam
bari portakalımı yesem
Bu toprakların tarihi içerisinde XX. yüzyılın ilk çeyreği kadar trajik bir devir gösterilebilir mi bilemem. Varoluş kaygısının tek kelimeyle kaderimiz haline dönüştüğü yıllardır bu yıllar. Büyük destanların yazıldığı yıllar, bir milletin ödeyebileceği en büyük bedellerin ödendiği yıllar, çekilebilecek acıların en yükseğinin çekildiği yıllar;
Sayfa 71 - Kapı Yayınları / meşrutiyet hatıraları / * Paris'ten Tih Sahrasına, s. 141-143, Ankara, 1949Kitabı okudu
.. yazarların ya da benzer nedenlerle ücra taşra şehirlerinde bir ara sokakta kafalarına kurşun sıkılan gazetecilerin hayatlarına hiçbir ilgi duymayan İstanbul ve Batı basınından çok, kim vurduya giden bütün yazarlarını kısa bir süre sonra sonsuza kadar unutan bir kültürden gelmesine öfke duyuyor, bir köşeye çekilip mutlu olmanın ne kadar akıllıca bir iş olduğunu hayretle görüyordu.
Sayfa 272 - YKYKitabı okudu
Dünyanın havası şiirin moleküllerini taşıyor, polen kadar hafif ya da kurşun kadar ağır; ve bu tohumlar sürülmüş toprağa ya da insanların kafalarına yerleşiyor, her şeye bir bahar ya da savaş havası vererek, mermilerin yanısıra çiçekler üreterek.
Sayfa 98 - ŞİİRİN GÜCÜ, Pablo NerudaKitabı okudu
Dünyanın havası şiirin moleküllerini taşıyor, polen kadar hafif ya da kurşun kadar ağır; ve bu tohumlar sürülmüş toprağa ya da insanların kafalarına yerleşiyor, her şeye bir bahar ya da savaş havası vererek, mermilerin yanısıra çiçekler üreterek. Bertolt Brecht Saf Şiir Yoktur , Bertolt Brecht
Reklam
Geçmişleri yoktu ne de olsa, bugünler de ellerinden alınıyordu, kala kala bir tek gelecek kalıyordu onun gibilere. Kaygıyla, sıkıntıyla değil de sevinç içinde uyanacakları sabahların var olduğu bir gelecek düşler olmuştu. Her köşe başında kimlik sorulmayan, "görüldüğü yerde vurulacak" emirlerinin olmadığı, insanların satırla parçalandığı ya da kafalarına kurşun sıkıldığı haberlerinin gelmediği, Dicle Nehri'nin kimliksiz cesetleri kıyıya vurmadığı bir gelecek.
Sayfa 61 - Aram
kafalarına bir kurşun sıkarak intihar etmedikleri için zaten büyük bir suç işlemiş sayılıyorlardı.
Priyedor bölgesinin Rizvanoviyi köyünden 16 yaşındaki Enisa anlatıyor: "Bombardımandan sonraki toplu katliamın hayatımda gördüğüm en büyük trajedi olduğunu düşünüyordum: Bir Sırp'ın benim için çok daha korkunç bir tehlike olduğundan haberim bile yoktu. Topçu birliklerinin bombardımanları sırasında sığındığımız kantinde kız kardeşim doğum
Sayfa 61 - Real YayınlarıKitabı okudu
Bunlar eski savaş tutsaklarıydı. Teslim olmak yerine kafalarına bir kurşun sıkarak intihar etmedikleri için zaten büyük bir suç işlemiş sayılıyorlardı.
Sayfa 20
Reklam
Carl Panzram
Timsah avına çıkmak için bir kano kiralayıp altı zenci tuttum. her taraf timsah doluydu ve hepsi açtı onları besledim altı zencinin kafalarına birer kurşun sıkıp onları suya salladım gerisini timsahlar halletti (...)
Sayfa 24 - Kırmızıkedi yayınlarıKitabı okudu
68 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.