Hayal mi gerçek?
Gerçek mi hayal?
İkisi de mi gerçek?
İkisi de mi hayal? . . .
Hem gerçeği hem hayali muallakta bırakan bir obsesif şüphenin romanı:
Puslu Kıtalar Atlası
Eflâtunî bir girdap içinde büyük daireler çize çize derinlere doğru efsunlanmış ve yarı-anestezik bir halde duhul ederken birden son sayfaya gelmemle birlikte geceyarısının bir kör
Yazarların kafasına göre her telden çaldığı ve hiçbir konuya bağlı kalmadan yazdığı,çizdiği dergi. Akıcı ve bir o kadar da güzel. Özellikle bazı yazarların kalemi kuvvetli. Kendini de okutturuyor. Bu sayının arkasında mottolu bir takvim var. Böyle ince edebi dergilerin değeri bilinmeli ve destek görmeli. Bu yüzden alın/aldırın.
Gözleri göz değil derdi babam
Sanki memleket
Daima sonbahar solgunu
Yorgun argındır elbet
Çantası koltuğunda hep öyle sessiz
Derli toplu giyinir eli yüzü tertemiz
O filmlerinden çaldığı ürkek tedirgin hali
Aslında bizden çok uzaktaki babamın hayali
Bazen başımda tatlı bir bela
Bazen bir arkadaş akşamdan sabaha
Bazen de bir öğretmendir mesela
Bir yaşamın özetidir bütün sözleri
Ceketimde düğme gömleğimde yaka
Ne zaman hatırlasam
Kulağımdan hiç çıkmaz hala
Anam olur kendileri
Bütün hayatını adamıştır bana