Şu vicdan denen şey, her bedende bulunmuyordu maalesef. Keşke marketlerde satılan, kolaylıkla ulaşılabilecek bir duygu olsaydı. İhtiyacı olanlara alınıp hediye edilebilirdi.
Bir yer ve o yere yapılan yolculuk temizliyor insanın zihnini. Detaylı yapılan bir temizlik gibi aslında. Her yeri didik didik siliyorum, süpürüyorum. Aklımın her bir köşesini... Ve çok zor insanın böyle bir yer bulabilmesi. Meşakkatli. Ve tüm bu yer sevgi dolu.
Hayat bir zaman meselesi oysaki... Yanlış bir zamanda, doğru bir insanla karşılaşmak ise en büyük laneti. Tüm hücrelerime nüfuz eden bir zehir, tatlı bir zehir engel oluyor tün adımlarıma.
En sevdiğim şiirin en güzel mısrasını bağırmak isterken, yalnızca gülümsüyorum..
...
Doğduğumdan beri ayrı kaldığım sol tarafımı bulmuş gibi sarılmak isterken, gidiyorum. Geç kalmışlığın çaresizliği, hareketsizliğe itiyor beni. Ve hiçbir şey yapmıyorum. Zamana bırakıyorum.
Çünkü hayat bir zaman meselesi...
Sartre'ın düşünce biçiminin en belirgin özelliklerinden biri, okuyucularını mantıksal bakımdan olanaksız ya da kendi içinde çelişkili ifadelerle karşı karşıya bırakmasıdır. Bu da onu 'Açmazlar Düşünürü' olarak tanımlamalara neden olmuştu.
Sevgimin büyüklüğü ile hayatıma alabildiğim canlı sayısı ters orantılı. Çoğunu kuşa, kediye, köpeğe bölüyorum da geri kalanını azıcık insanlara pay ettiğimde onlara fazla geliyor işte.