... Boşluk bir çember değildir fakat, Olmuşluğa sorulmayan sorunun yanıtı, Hırpani bir bünye dinlencesine arzu, Belki hiçin anlatımsızlığı, Ya da dengeye muhtaç bir kefe... Her neyse bu belirsizlikte; Terazinin düşmeye meyilli zemininde, Boşluk, Boşluğun kendisine sığınıyor.
Ben varlığa bir türlü alışamadım;dünyanın varlığına ya da öbür şeylerin varlığına...Kendi varlığıma da alışamadım;içini,özünü boşaltmakta olan biçimlerle karşılaşıyorum durmadan;gerçek gerçek değil;sözcükler,yalnızca anlamsız sesler;evler,gök hiçliğin dış görüntüsü...Kendimi gözden geçiriyorum,anlaşılmaz,nedeni bilinmez bir acıya gömülmüşüm,adı konmamış üzüntüler,gereksiz pişmanlıklar içinde boğuluyorum,bir çeşit aşk,bir çeşit nefret,bir neşe gösterisi ,tuhaf bir acıma duygusu(neye?kime?)...Bana kalırsa,benim tiyatrom daha çok kendini ortaya vurmak.Ama benim kendimi ortaya vuruşum anlaşılacak gibi değil,sağır kulaklara çarpıp kalıyor,başka türlü de olabilir mi?
Reklam
Tüm düşlerin çıkış noktası, kalbi kapatıp kendi kendine sarılmaktadır... ... aşktan çok akıl sağlığına inanmaktır.
Anlatacak çok fazla şeyi olunca daha bir güzel susuyormuş insan.
" Anne, bilinmeyen ile bilinenin arasında durur."
Reklam
460 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.