Şilan Yorulmaz

Ölüm döşeğinde tycho bilgilerini keplere armağan etti ve bihuş zamanlarının son gecesinde, şu sözlerini sanki şiir yazan biri gibi tekrarladı durdu: "Boşuna yaşamış olduğum sanılmasın... Boşuna yaşamış olduğum sanılmasın..."
Sayfa 79
Reklam
"Nasıl mi yapıyorum? " diye karşılık verdi Abdül gözleri çakmak çakmak. "Asıl siz nasıl yapıyorsunuz? Nasıl her şeye bu kadar kolay ikna oluyorsunuz? Anlamadığınız fikirlere tutunuyorsunuz, tanrılara yalvarıyorsunuz, birbirinizi sonsuz aşk yeminleri ediyorsunuz... Sonra tüm inançlarınız yerle bir olduğunda, hiçbir şey değişmemiş gibi yolunuza devam ediyorsunuz. Bir de utanmadan buna gelişme deyip aslında hiçbir şeyden ders almıyorsunuz. Sözlerinizin, inançlarınızın kendi gözünde bile hiçbir hükmü, değeri yok aslında. Şu ya da bu yol fark etmiyor sizin için; yeter ki sefil varlığınızı manalı kılacak bir yalan olsun hayatınızda. Ve her zaman söyleyecek ne kadar çok sözünüz var! Bilhassa en ahlak olanlarınızın. İnsan denen şey, doğanın yarattığı en sapkın hayvan türü; milyarlarca kendini ifade etme manyağı hayvan! "
Sayfa 164Kitabı okudu
" Boş versene," dedi Abdül kadehini hafifçe benimkine vururken. " Sağlık dediğin Türkiye gibi bir şey, doğuya giden gemide batıya doğru koşmak."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Acımasızlık. Korkusuzluk. ikna kabiliyeti. Cazibe. Ölümcül bir bileşim ama yeri geldiğinde hayat kurtarıcı bir bileşime dönüşüyor. Bugünün katilleri dünün barış sağlayıcılarının omuzlarında gizli gizli günümüze kadar evrilmiş olabilir mi? Bu olasılığı yabana atamayız.
Reklam
Psikopatlığın, gen havuzunda kendine yer açmayı nasıl başardığı ilginç bir soru. Madem "bozukluk"bu denli uyumsuz, nasıl oluyor da psikopatlık çağlar boyunca toplumun yüzde bir veya ikilik kısmında görülen bir oranla hep sabit kalıyor?
Ama az çok biliyordu ki, sebebi insanın içini acıtan o umuttu. Kaç gündür içinde bulunduğu o teslimiyeti alt üst etmişti.
Birden öleceğini anladı, kendi ölümünü kabullendi, terk edilmiş yüksek evlere dolu o boş sokakta sessiz bir çığlık attı, olduğu yerde dondu, kaldı.
Midesi bulandı ama uykusu kaçmıştı; ara sıra ölümün kıyısında dolaştığını hissediyordu.
"İnsanlar psikopatların duygusuz ve korku duymaz olduğunu düşünüyor," diyor Newman. "Ama mesele kesinlikle bu kadar basit değil. Yalnızca duygulara odaklandıklarında, psikopatik bireylerin de normal [duygusal] tepkiler verdiğini görüyoruz. Ama başka bir şeye odaklandıklarında, duyguları hissetmez oluyorlar. "
Reklam
Kişilik bozukluğundan bahsederken çok dikkatli olmak gerekir. Sonuçta hepimizde bir tane yok mu? Dolayısıyla önce şunu netleştirelim: kişilik bozuklukları sizi çileden çıkaran insanlara özgü bir şey değildir (narsistlerde sık rastlanan yanlış bir kanı). Onun yerine, "Zihinsel Bozukluk Tanı ve İstatistik El Kitabı"nın" tanımladığı üzere,"sergileyen bireyin, içinde yaşadığı kültürün beklentilerinden belirgin şekilde sapma gösteren kalıcı iç deneyim ve davranış şekilleri"dir.
"Neuregulin 1" adı verilen bir gendeki tek-harflik belirli bir DNA farklılığı, daha önceden hem psikozla hem de zayıf hafıza ve eleştiriye aşırı hassaslıkla ilişkilendirilmişti. Keri, bu farklılığın iki kopyasını birden taşıyan bireylerin, tek kopya taşıyan veya hiç taşımayan bireylere oranla yaratıcılık testlerinde çok daha yüksek puanlar aldıklarını bulguladı. Ayrıca tek kopya taşıyanlar da hiç taşımayanlara oranla genel olarak daha yaratıcı oluyorlardı.
Herhalde işadamısınız?.. Aşağı yukarı mı Harika yanıt! Aynı zamanda akıllıca; hepimiz her şeyde aşağı yukarıyız.
Yanında söylenenleri anlamaya anlamaya, sonunda kuşkucu bir karakter kazandı. Bu alıngan ciddiyet havası bundan ileri geliyor; sanki insanlar arasında bir şeyin aksadığından kuşkulanırmış gibi, en azından.
274 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.