Her zaman her kitabını hayranlıkla okuduğum ve büyük bir keyif aldığım Kahraman Tazeoğlu’nun yine müthiş bir hikaye ve eser.
Okumaya başladığım andan itibaren güzel bir hikayenin içinde buluyor insan kendini.
İnsan gerçekten bir kere sever bir kere hisseder o duyguyu başkası ne hissettirir bilinmez ama bazen yara bazen de şifa olur insan sevdiğine, mesafeler aslında engel olmuyor sevmeye sevilmeye yürek nerde hissediyorsa kendini orda mutlu oluyor birini severken onu yaşarken ne olursa olsun ayrı da olsa başkasına gönül veremiyor. İnsanlar birbirine yazıldıysa elbet birbirini ne olursa olsun buluyor bir yerlerde aşk başka duygu sevmek bambaşka.
Bu hikayenin içinde neler geçti insan okurken kendini hikayenin içinde hissediyor “Efil ve Adal” ne kadar zorluklardan geçselerde kaderleri yazılmıştı birbirlerine.
Kahraman Tazeoğlu tekrardan teşekkürler bizlere bu kitabı okuma fırsatı sunduğun için
Nerden nereye!!!
“Kahraman Tazeoğlu” kendi deyimimle “ergen tripli kız yazarı…” Onun yazdığı bir kitap… Aldım elime okumaya başladım. Daha ilk sayfadan saçma sapan aşk cümleleri… Öyle abartı öyle sıradan öyle pespaye ki aşkın hiçbir duygusunu size yaşatamıyor. Okudukça nefesim daralıyor. Biraz sayfa geçtikten sonra öyle saçma sapan cümlelerden
Çekmeceden defteri çıkarıp boş bir sayfa açtım. Yıllar sonra onu düşünerek kapağında “How can I be lost if I got nowhere to go?” yazan gizli defterime şu sözleri karaladım.
Gözleriyle sevdi,sözleriyle değil…
Kalbi ile okşadı, elleriyle değil…
İnsanoğlunun ya da insan kızının doğası gereği olmuş ve olabilecek her şey hakkında yorum yapmak ister ve yapar. Sokaktaki insanlara, ünlü sanatçılara ya da oyunculara, futbolculara, devletin yüksek mevkiye sahip kişilerine; kısaca insanın bulunduğu her yere gidin. Örneğin elinizde bir saat götürün. Hepsinin de o saat hakkında yorumu vardır. O ana