Türkiye'nin yakın tarihine ışık tutan bir roman "Ben böyle olsun istememiştim". 68 kuşağının yaşadığı zorluklar, işkenceler idamları hayatının baharında daha yeni üniversiteye başlayan Piyale'nin gözünden anlatıyor. Bir devrimciye aşık olan Piyale'nin çektiği acılar aslında dönemin Türkiye'sinin acıları.
Yazar hem 68 kuşağının ardından Piyale'nin hayatı ile orantılı olarak 80 darbesine kadar süreci örneklerle anlatıyor, bu dönemde önemli olayları Roman kahramanın gözünden anlatmaya devam ediyor. Kahramanmaraş katliamı, sağ sol çatışmaları ve 80 darbesi, yaşanan işkenceler idamlar vs ile yakın Türkiye tarihine ışık tutmaya devam ediyor.
Kitapta hem eskileri yad ederken hem de günümüze uzanıyor ve Piyale'nin günümüzde neler yaptığını dostlukları, aile ilişkileri vs çok sade ve güzel bir diller okuyucuya anlatılıyor. Bölümler arasında geçişlerde bir eskiye bir günümüze gelmesine rağmen karışıklığa yol açmadan rahat okunan bir roman oluyor sonunda.
512 sayfalık roman olmasına rağmen çok kolay okunan ve akıcı bir dille yazılmış. Özellikle 68 ve 78 kuşağı ile ilgilenenler için kesinlikle okunması gereken bir roman "Ben böyle olsun istememiştim".
Devlet Çorum'u, Malatya'yı, Kahramanmaraş'ı unutmasaydı, Sivas olayları olur ve yetkililer, kasta varan bir aciz içinde katliama seyirci kalır mıydı?
Sivas'ı unutma, unutturma!
Müdahaleyi meşrulaştıracak imkanlar veya bir başka söyleyişle müdahaleyi meşrulaştıracak toplumsal sorunlar oluştuğu zaman, "birlik ve beraberliği yeniden tesis etmek", "bazı millet düşmanı iç ve dış mihrakların oyunlarını bozmak", "terörü, akan kardeş kanını durdurmak" ... için ordu müdahaleye başvurmakta ve
Açıkçası kitapta daha büyük bir dram bekliyordum ancak beklediğim kadar sıkıntılı bir şey görmedim. Yazar (Ali Bademci) 12 Eylül'e giden süreci ve sonrasında yaşananları kendi hayatı üzerinden anlatıyor. Yani okuduklarımızdan, belgelerden, anlatılanlardan o süreçte birçok insanın işkence gördüğü, bazılarının idam edildiğini biliyoruz. Dolayısıyla
78 Aralık ayında bu sefer Kahramanmaraş kan gölüne döndü. Ben bu olayları ilk gününden itibaren tâkip ettim. Her hâlinden bir senaryo olduğu besbelliydi. Sokaklarda parçalanmış cesetler, evler alev içinde tam bir savaş manzarası. Hayâ organları ile oynanmış, kesilip atılmış, kafalar koparılmış, parmaklar doğranmış. İş mezhep mücadelesi imiş.
Suçların Şahsiliği
Sayın hakimler, malumlarınız bulunduğu gibi, sizler hukukçusunuz, bunları bizden; çok daha iyi bilirsiniz. Suçlar şahsidir. Diğer siyasi partilere mensup partililer çeşitli kademelerde, bakanlar, başbakanlar,
milletvekilleri, teşkilat başkanları, il başkanları, ilçe başkanları, parti mensubu üyeler, gençleri, yurdun çeşitli