Merhaba sevgili 1k okurları;
Uzun süredir başlıkta ki soruyu kendime sorup duruyordum ve pek yanıt bulabilmiş değildim.
"Yahu Bukowksi okumaya nereden başlarız? Ne okuyacağız şiir mi, hikâye mi, anı mı?"
Güzel bir yazı buldum ve bu yazı sonunda bir karara varabildim. Umarım bu soruyu soran okurlar için yararlı olur.
"Baba;
Bildiğin gibi burada yaşamımız yeknesak devam ediyor. Mamak cephesinde yeni bir şey yok. Ben kitap okumaya devam ediyorum. Şu anda elimde yalnız edebiyata ait kitaplar olduğundan onlarla yetiniyorum.
teşekkür ediyorlar, çok yaşıyorlar, işe geç kalmıyorlar
çeyrek altını önemsiyorlar, küresel ısınmayı ve beş çaylarını
ortadoğu’yu ihtiyaç halinde seviyorlar, gökdelenleri her haliyle
eve geç gelmeyi borsaya bağlıyorlar, geriye kalanları astrolojiye
“konuşan tartı”lardan korkmuyorlar bir de,
-ben bazen korkuyorum-
artis diyorlar erken ölenlere
En iyi kitaplar sonu tam anlamıyla kesinliğe bağlanmış bir olay örgüsüyle bitmeyenler sanırım. İnsan belki ne oldu şimdi gibi bir hoşnutsuzlukla kitabı hiçbir sonuca bağlayamıyor fakat yazarın istediği bu olsa gerek sonucu okurun bağlaması hatta hikayenin aslında bitmediği.
Bir körler ülkesinden başka bir körler dünyasına sürükleneceğimiz
teşekkür ediyorlar, çok yaşıyorlar, işe geç kalmıyorlar
çeyrek altını önemsiyorlar, küresel ısınmayı ve beş çaylarını
ortadoğu’yu ihtiyaç halinde seviyorlar, gökdelenleri her haliyle
eve geç gelmeyi borsaya bağlıyorlar, geriye kalanları astrolojiye
“konuşan tartı”lardan korkmuyorlar bir de,
-ben bazen korkuyorum-
artis diyorlar erken
ÖLEN BİZLERİZ, ÖLEN İNSANLIK VE BU ÇANLAR HEPİMİZ İÇİN ÇALIYOR!
Hem hayatın savaşının hem de kafamızdaki savaşların kâğıda yansımalarını görmekteyiz!
Bizim kendimizle savaşımız bitmezken bir de bu birbirimizle ve doğayla verdiğimiz savaşlar neden?
Kitapta cevap belli:
Yaşasın özgürlük, yaşasın Cumhuriyet!
Peki ölüm de yaşasın mı?
Hayır,
teşekkür ediyorlar, çok yaşıyorlar, işe geç kalmıyorlar
çeyrek altını önemsiyorlar, küresel ısınmayı ve beş çaylarını
ortadoğu’yu ihtiyaç halinde seviyorlar, gökdelenleri her haliyle
eve geç gelmeyi borsaya bağlıyorlar, geriye kalanları astrolojiye
“konuşan tartı”lardan korkmuyorlar bir de,
-ben bazen korkuyorum-
artis diyorlar erken ölenlere bir akşamüstü her yer kalabalık
her yer kalabalık, üzgünüz yeteri kadar ve rimbaud mahkemelerde sanık
sırayla ölüyor kumbarası kırılmış çocuklar, tez konusu bile değiller
içinde ortadoğu geçmeyince şiir de olmuyor, bir şeyler kahrolsun!
-işgal edilmiştir inandığımız tüm çiçekler!
stratejik bir aşk yaşıyorum devlet görmesin, keşişleri hemen soboleyin
bu saklambaç bizden uzak, kavimler göçü konumuz değil, seni seviyorum!
ideolojiler söylüyorum dünya kurtarmak isteyenlere ve çok rüya görüyorum
insanı anlamakla meşgulüz, üstelik görünürde hiç ipucu da yok
ben bazen korkuyorum, annem duruyor hemen kalbime
beni hep yanlış öldürüyorlar anne diyesim geliyor
sonra cihad geliyor aklıma, cihad’ı çok seviyorum
-ama bunları coğrafi keşiflerle açıklayamam-
.
Senden sonra ihanet ettik birbirimize
Senden sonra bütün hatıraları
Kurşun parçalarıyla ve dağılmış kan damlalarıyla
Sokak duvarlarının alçılı şakaklarından temizledik.
Senden sonra meydanlara gittik
"Yaşasın!",
"Kahrolsun!" diye bağırdık.
Ve meydanın kargaşasında, zekice şehri görmeye gelen
Şarkıcının paralarına alkış tuttuk
Senden sonra, birbirimizin katili olan bizler
Aşk için yargıda bulunduk
Ve öylece yüreklerimiz
Endişeliyken ceplerimizde
Aşkın payı için yargıda bulunduk
.
KENAR
Kenar mahalleliydik
ama hayatın tam ortasındaydık..
Mesela, çocukken hep çıraktık
En büyük düşümüz, ucuydu ekmeğin...
Kavgamız ekmektendi..
Bu yüzden ektik hep;