Darağacında Üç Fidan, okurken duygu seli yaşadığım zaman zaman gözyaşlarıma hakim olamadığım
Nihat Behram kitabıdır.
Daha henüz 25'li yaşlarında vatanı için her şeylerinden vazgeçen ODTÜ'lü zeki, hümanist, vatansever Üç Fidan'ın haksız idam edilişleri çok içimi burktu.
Gölgelerin 'düşü' adına! Yol biter ama yolculuk asla bitmez...
Şubat 2019... İstanbul bembayaz bir kar örtüsünün altında dinleniyor... Bugün çok daha az kişi ayak basıyor sokaklara, kaldırımlara... Daha az araba geçiyor, daha az korna çalıyor caddelerde... Bir Pazar günü... Dışarıdaki beyaz örtüyü üzerime çekip şehir gibi dingin, sessiz sedasız yaşamak istiyorum bugünü... Böyle bir günde yapılacak iki güzel
Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey... Ruhu şâd olsun!..
"Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun adalet."
10 Nisan 1919'da idam edilen milli şehidimiz Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey'in son sözleri olmuştu.
Vahdettin'in onayıyla idam edilen Kemal Bey'in geride kalan çocuklarına Atatürk'ün nasıl sahip çıktığını
Ermeni tehcirinde suçlu bulunan idealist vatansever Boğazlıyan kaymakamı Mehmet Kemal bey
“Sevgili vatandaşlarım, ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yaptığıma vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki ben masumum, son sözüm bugün de budur, yarın da budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa kahrolsun adalet!”
Meydana yığılan on binler hep bir ağızdan bağırır:
“Kahrolsun böyle adalet!..” Kemal bey sözüne devam eder:
“Benim sevgili kardeşlerim, asil Türk milletine çocuklarımı emanet ediyorum. Bu kahraman millet, elbette onlara bakacaktır. Vatan uğrunda cephede ölen bir insan gibi şehit gidiyorum. Allah vatana milletimize zeval vermesin, âmin.”
Meydanı gören eski rektörlük binasının penceresinde devrin adliye müsteşarı Sait molla’nın cellatları paylanyan bağırtısı duyulmaktadır:
“Söyletmeyin bu alçak herifi! hemen asın bu k…”
Az sonra 35 yaşındaki bu gencecik vatansever darağacında sallanıyordu.
Millet onu unutmadı. Türkiye Büyük Millet Meclisi 14 Ekim 1922’de çıkardığı özel bir kanunla “milli şehit” olarak kabul etti. Boğazlayan’da bir mahalle ve bir ilkokul “milli şehit” adını taşır.