Polisiye okumayı seven bir okur olarak tüm dünyada bu alanda nam salmış Agatha Christie'yi okumak istedim. Üyesi olduğum kütüphanede yazarın en bilinen eserlerini bulamadım. Geçen sene Kahverengi Elbiseli Adam kitabını okumuştum, bu kez de Bağdat'a Geldiler kitabını aldım. Bu iki eserde yazarın en iyi eserleri arasında değil sanırım. Zaten bu sitedeki okunma sayıları da çok düşük. O yüzden bu iki kitaba göre yazara keskin eleştiriler getirmek anlamsız olur. Fakat okuduğum şu 2 kitabını düşündüğümde Ahmet Ümit'in bana daha çok keyif verdiğini rahatlıkla söyleyebilirim . Bağdat'a Geldiler romanı ilk 100 sayfada birkaç farklı koldan ilerliyor. Sonrasında olaylar daha çok ana karakter Victoria merkezli gelişiyor. Parkta tesadüf edip yarım saat sohbet ettiği adama tutulup onun peşinden Londra'dan kalkıp Bağdat'a giden bir sekreter kadının polisiye bir kitapta çözümün başrolünde olması epeyce ütopik geldi bana. Üstelik tek özelliği de çok iyi yalan söylemesi. Ha atlamayalım bir de güzelliği var tabii. Bütün dünyada nam salmış bir yazardan bundan daha fazlasını beklemek benim hakkım. Bence biz kendi insanımıza haksızlık ediyoruz. Bunu yabancı yazarları okudukça daha net anlıyorum. Bir Peyami Safa, bir Ahmet Ümit bu isimler Zweig veya Agatha'nın gerisinde değiller hatta bence fersah fersah önündeler.
Bağdat'a Geldiler, okurken sizi çok sıkmayacak ama bittiğinde de öyle tesiri altında kalmayacağınız bir kitap.