"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
ANLAŞILAN ALIŞMIŞIM, SENSİZ OLMAZ!..
Hayat hem uzun, hem çok kısa. Gerçek aşk mı? Ömürde bir başa gelir, o da belki...
Kimi zaman hepimiz karşımızdakini idealize etme eğilimini gösterebiliyoruz. Bize bağdaştırmak, kendimize benzetmek uğruna müthiş çabalar sarfediyoruz. Ehh.. Yaşamak istiyoruz o tutkuyu.Eskimeyen, bitmeyen gerçek sevda öyle
Dili çok güzel, sade ve akıcı. Altı çizilecek ve alıntı yapılabilecek yığınla satır dolu bir kitap. Şahsen ben okumaktan büyük keyif aldım, yaşamın her alanından izler buldum. Hiç bitmesin istediğim “Bir Delinin Senfonik Dokundurmaları” isimli şiirini aşağıya alıyorum.
-Sevgi,
Kilidi olmayan tek hazinedir.-
-Sevgisiz kalp ışık girmeyen mabet
Sefaletimiz Korkunç..
Madde, kazanını patlatıp fışkıran kızgın ateşten bir mayi halinde alemde zaferini ilan etmekte;
Fabrika bacasının sanki delmek ve yıkmak istediği göklerden rahmet bekleyen kalpler perişan, feryat etmekte;
Hiçbir zaman doymayacak midelerden fışkıran ihtiraslar sefalete sefalet katmakta, yeni yeni
"Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok, burada dursun."
Birhan Keskin, fakir kene
"Sabahları kitap mürekkebinin kokusunu içime çekmeyi severim."
.
Biyografi:
Ilich Ramirez Sanchez, nam-ı diğer Çakal Karlos Venezuela’da Marksist-Leninist görüşlü bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya geliyor. Babası adını Ilich koymuş. Vladimir Ilıch Lenin’in Ilich’i. Kendisinden küçük olan iki kardeşinin adları da Vladimir ve Lenin. Böyle bir ortamda büyüyen Ilich daha lise çağında Komünist Partisi’ne üye
Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat
En müstesna doğuşa hamiledir kainat. Yıllardır bozbulanık suları yudumladım,
Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları,
Yağmur, seni bekleyen
Nurettin Topçu’ya ait olan bu eserin bir bölümünün tafsilatlı mütalaası olup umumi bilgileriyle başlayacağım incelememde kimi alıntılar da paylaşarak üzerinde bir miktar tefekkür ederek ilerleyeceğim. Bunun için evvela şunu söylemem gerekiyor; hani kitap okuyan insana duyulan bir saygı vardır ya; hakiki kitaplar okuyan ve bunu idrak ederek,
1. Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet Tanrı dendimi, öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sende çoğunlukla korku ve utanç içindesin. Eğer, Tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
2. Hak yolunda
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun.
_İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir.
_Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur.
_İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz.
_Yanlış anlayanlar tarafından
"Siz insanlar, kendinizden başkasını önemsiz sanırsınız. Hâlbuki onların içinde koca bir kâinat saklıdır. Olanı hayvanlar da görür; esas görme, olacağı görebilmektir. Ah aşkın basireti, neredesin?"
İnsanın tanrılaştırılmasından ibaret olan bütün dinler, aşkın varlığı sembollere feda eden, mitoloji halini alan bütün dinler, nihayet aşkın varlıkla dünyayı, gerçekle ideali karıştıran panteizm hakiki din değildir.
Bunlar ancak mutlak sezgisine dayanan din adamının duyular dünyası içinde kaybolmuş tecrübeleridir.
Filozofun kâinat görüşünü çerçeveleyen hakiki din, ancak duyular dünyasından sonsuzca uzakta ve dünyayı kuşatan mutlak varlığa çevrilmiş sevgide, mistiklerin “ilahi aşk”ından farklı bir anlamda sonsuz varlığa çevrilen, ulaşılamayacak sonsuz varlığa sevgiden ibaret “aşk dini”ndedir.
Sayfa 704 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Öncelikle, kitapla tanışmama güzel bir vesileyle sebep olan
Gökçe Hanım'a teşekkür ediyorum. Şimdi başlayabilirim;
Her şey matrak başlamıştı aslında. Bilinç akışı yok, zor cümleler yok, sadece tatil havası ve tatlı bir merakla ilerleyiş var. Oldukça neşeli ilerleyen bir kurgu, kim olduğunu bilmeyen ama anlamaya