Öğlen olduğunda kızıl kumların ortasında, düşüncelerimin derinliğindeydim. Nereye gidiyorum ben böyle? diye düşündüm. Hangi yöne gitmekte olduğumu bile bilmiyordum. Manzara sonsuzluğa uzanıyor, kumlar sadece tek tük bir akasya ya da kaktüsle bölünüyordu. Millerce uzağı görebiliyordum. Aç, susuz ve yorgundum, yavaşlayarak yürümeye başladım. Yorgun ve şaşkın bir halde gezinirken yeni hayatımın beni nereye götüreceğini düşünüyordum. Daha sonra ne olacaktı?
Sayfa 11
Gelincik çiçeği hüzün demekti. Bana göre gelinciğin diğer çiçekler gibi bir albenisi yoktu ya da güller gibi gösterişli değildi, papatyalar gibi güzel kokmuyordu, hatta belirgin bir kokusu bile yoktu. Karanfiller gibi birçok rengi olmazdı, gelincikler çoğu zaman kustuğum kanın rengindeydi. Yıldız çiçekleri gibi gösterişli ve kaktüsler gibi güçlü değildi, gelincik fazla hassas bir çiçekti. Kadife yapraklarına dokunduğunuz an yaprakları yere düşerdi, toprağından kopardığınızda saniyeler içinde solardı. Gelincik çiçeği hüzün demekti, gözyaşlarını akıtan bir hüzün. Hassastı ve kırılmaya müsait ince bir dalın üstünde saklıydı taç yaprakları. En küçük bir rüzgârda bükerdi boynunu, yas tutar ve matemi anlatırdı. Beni en iyi gelincik çiçeği anlatırdı çünkü çiçek dilinde gelincik, "Beni sevme, yarınım belli değil" demekti.
Reklam
Doğayı, bazen bir çocuğu, bazen bir çiçeği ama mutlaka sevin. Yoksa şehrin karanlık yüzünün renklerini hiç göremezsiniz.
"Boşa emek harcamak,aylarca sahte çiçeği sulamak gibi.Solmaz belki ama büyümez de..."
Boşa emek harcamak, aylarca sahte çiçeği sulamak gibi.Solmaz belki ama büyümez de
Sayfa 135Kitabı okudu
Bir kaktüsün eşsiz çiçeği..
"İnsan, en yalın hâliyle etrafına baktığında, hayata can verenin ne olduğunu mutlaka görecektir."
Sayfa 29 - VadiKitabı okudu
Reklam
88 öğeden 101 ile 88 arasındakiler gösteriliyor.