Bir çift sözüm var bedeni aşağılayanlara. Ne yeni bir şey öğrensinler, ne de yeni bir şey öğretsinler, sadece kendi bedenlerine hoşça kal desinler - ve böylece sussunlar.
"Bedenim ben, hem de ruh" böyle konuşur çocuk. Neden çocuklar gibi konuşmayalım ki?
Ama uyanmış, bilen kişi der ki: Bütünüyle bedenim ben, başka hiçbir şey değilim onun dışında; ruh da bedendeki bir şeye verilen addır sadece
(…)
Budalalığınızla ve aşağılamalarınızla bile kendi benliğinize hizmet ediyorsunuz, siz bedeni aşağılayanlar. Diyorum ki size: Benliğiniz ölmek istiyor ve yaşama sırt çeviriyor.
En çok istediği şeyi yapabilecek halde değil artık: – Kendinden öte bir şey yaratmak. En çok bunu istiyor, budur onun tüm tutkusu.
Oysa çok geç kaldı artık bunun için: – bu yüzden benliğiniz yok olmak istiyor sizin, ey bedeni aşağılayanlar.
Yok olmak istiyor benliğiniz ve bu yüzden bedeni aşağılıyorsunuz siz! Çünkü artık kendinizden öte bir şey yaratacak
halde değilsiniz. İşte bu yüzden yaşama ve yeryüzüne öfkeleniyorsunuz şimdi. Haset dolu, bilinçdışı bir kıskançlık var aşağılamanızın şaşı bakışlarında.
Ben sizin yolunuzdan yürümüyorum, ey bedeni aşağılayanlar! Siz benim için Üstinsana giden köprü değilsiniz! -
Böyle söyledi Zerdüşt.