“Yokluktan kaçayım derken, varlığı inkâr ediyordun. Oysa görünmez olduğunda bile ardında sesler bırakıyordun. Burukluğun sesi, aşkın sesi, teslimiyet arzusunun sesi, özlemin sesi. O sesleri duyabilen herkes, orada değil de burada olduğunu, aramızda dolaştığını anlıyordu. Kalbi kırıklar birbirini bu seslerden tanır. Sahi, ruhun izlerini kim silebilir? Her şeyin bir anlamı var.”
Sayfa 53
Her şeyin bir anlamı var. Uçurumun kenarı sıra cesaretinden yürümüyordun. Sana uzanacak bir el olsun ve korktuğunu hissetsin istiyordun. Hiçliği yaşarken hiçlikten nasıl ürktüğünü, uçurumun sana baktığını bir kişi olsun anlasın. Yokluktan kaçayım derken, varlığı inkâr ediyordun. Oysa görünmez olduğunda bile ardında sesler bırakıyordun. Burukluğun sesi, aşkın sesi, teslimiyet arzusunun sesi, özlemin sesi. O sesleri duyabilen herkes, orada değil de burada olduğunu, aramızda dolaştığını anlıyordu. Kalbi kırıklar birbirini bu seslerden tanır. Sahi, ruhun izlerini kim silebilir? Her şeyin bir anlami var.
Reklam
Kalbi kırıklar depresyonda olduklarını, doktora ihtiyaç duyduklarını zannedebilirler. Oysa hiç alakası yoktur. Sadece kalpleri kırıktır; ezelden beri, insan sevgi denen şu gizemli varlığı keşfettiğinden beri kırılır durur kalpler.
Kalbi kırıklar aramızdaki en cesur kişilerdir- onlar sevmeye cesaret ettiler.
Sayfa 173
Hiç bir yere gitmeyen, istasyonu olmayan, çok vagonlu, uzun bir yolcu treninin makinistiyim ben. İnsanlar gelir, binerler. İnsanlar tuhaftır, hiç bir yere gidemeyeceklerini bile bile neden binerler benim trenime, anlayamam. Anlamak için, laf aramızda, çaba da göstermem. Ağırlarım onları. Tutkularını, isteklerini kamçılar, sonra karşılar,
"Doğa yalan söylemezdi. Gün ile gece, doğum ile ölüm, deprem ile fırtına gerçekti. İstanbul, gerçeği doğadan öğrendi, ama yalanı kendisi yarattı. Göz boyamayı, yüz değiştirmeyi ve hafızayla oynamayı yarattı. Herkesi kendisine bağladı ve sabah uyandığında eski sevgilisini koynunda bulacağına inanan sarhoşlar yarattı. Zenginlerin hak ederek para kazandığına inanan yoksullar yarattı. Bol bol umut saçtı. Kalbi kırıklar elbet gün yüzü görecekti. İşsizler de bir gün eve ekmek ve etle dönecekti. Yalnızlığı gizlemek için ışıklı vitrinler yarattı. Tanrı'nın yokluğuyla yetinmek yerine kendisi Tanrı olmak isteyen akıl yarattı. Ten kokusunu çoğaltan İstanbul, sürekli vaatte bulunan ama uzakta duran sevgili gibiydi. En iyi yalanlar ondaydı. Ona inanmaya can atan kadın ve erkekler yarattı."
Sayfa 163 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Geri120
208 öğeden 201 ile 208 arasındakiler gösteriliyor.