Âyet ve Hadîslerin delâletleriyle sabittir ki, insan, zikir mükellefiyeti altındadır. Zikir lûgatte "anmak", "hatırlamak" mânâsındadır. Hatırlamak kalbin sıfatlarındandır. Bu yüzden zikir ancak kalbî olmakla gerçekleşir. Sadece dille zikir, zikrin hakikatine eremez. Dil ancak kalb eşlik edecek olursa zikre âlet ve vasıta hizmetini görür. Kalbin eşliği, yola girenler için, ancak hayli zaman kalbi zikre alıştırarak husule gelir...